İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır. Birinin aklına uygun gelmeyen bir şey, selim akıl sahibi için uygun gelebilir. Akla göre din olsa, insan sayısı kadar din olur. İslamiyet’te aklın ermediği şey çoktur. Fakat, selim akla uymayan bir şey yoktur. Ahiret bilgileri ve Allah’a ibadet şekilleri, eğer aklın çerçevesi içinde olsaydı ve akıl ile doğru olarak, bilinebilseydi, Peygamberlere lüzum kalmazdı. İnsanlar, dünya ve ahiret saadetini kendileri bulabilirdi ve Allah, hâşâ Peygamberleri boş yere göndermiş olurdu. Bunlar bilinemeyeceği için, Allahü teâlâ, her asırda, Peygamber göndermiş ve son olarak da bütün dünyaya, peygamber olarak Muhammed aleyhisselamı göndermiştir. Din yeni inmedi. Dinimizde eksiklik yoktur. Yeni bir şey ilave etmek veya çıkarmak dini bozmak olur. Sanki asırlardır gelen İslam âlimleri yanlış hüküm vermişler gibi, âyetler ve hadisler yeniden yorumlanmaya başlanmıştır. Bu çok kötü bir durumdur.
Milliyet Gazetesinden Doğan Heper bile, bu durumu beğenmemiş, TV’lerdeki din savaşları isimli yazısında diyor ki:
"Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder."
Bugün bu sözün anlamını daha iyi kavrıyoruz.
Birçok kişi gibi TV'leri yakından izlerim. Beğenelim, beğenmeyelim TV'ler güncel haber, bilgi kaynağımızdır. Ukalalık bilenin hakkıdır.
Temel bilgi eğitimdeyse, güncel bilgi medyada, yani TV ve gazetelerdedir. Hele bizim gibi işi gazetecilik, habercilik olanlar için TV izlemek bir lüks değil, görevdir. En basitinden; kameralar 24 saat, gece gündüz dünyanın her yerinde olayların peşindedir. Onlara takılırsanız siz de dünyadan haberdar olursunuz.
TV'lerde bir gecedeki 5-6 adet tartışma, haber programı, 18-20 uzmanın görüşü eder. O uzmanların güncel olaylar hakkındaki birbirine zıt veya paralel görüşlerini anında öğrenmek ancak TV'lerin bu programlarını izlemekle mümkündür.
Kur’anda; "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" diyor.
Din ve İslam konusu da TV'lerin tartışma konularının başında geliyor.
Önceki gün bıçaklanan Prof. Zekeriya Beyaz'ı da, daha İlahiyat Fakültesi Dekanı olmadan o programlarda aykırı fikirleriyle tanıdık.
Bilimsellik şüphe temeline oturur, bilimsel olan akıl yürütmeyle ilgilidir. Din; inanç meselesidir, fazla tartışma kaldırmaz.
Ama TV çıktı, din, İslam, itikat ve ibadet öyle tartışılır hale getirildi ki, bu tartışmaları izleyenler neredeyse dinden, imandan çıkar hale getirildi. Önüne gelen, uzman veya uzman zannedilen, kendine göre bir içtihat meydana çıkarır oldu. Birinin söylediğini öteki tekzip eder oldu.
Yalnız, "Kur’an" diyenler. "Kur’an ve hadis" diyenler. Sahih hadis ve uydurma hadis diyenler. Tarikatlara ve din ulemasına göre birbirine zıt çeşitli tefsir ve yorumları ortaya koyanlar. Konuşmacıların kendi farklı görüş ve yorumları, derken sade vatandaş şaşırdı, kör kuyuya atılmış gibi oldu, etrafını göremez oldu. Bazılarının inancı sarsıldı.
Zaman zaman bu tartışmalarda kavgalar da çıktı.
Konca Kuriş öldürüldü. Prof. Beyaz bıçaklandı.
Bu kadar nazik bir konuyu, inanç konusunu, bilenin bilmeyenin her gün tartıştığı bir sorun haline getirirseniz olacağı budur. (Doğan Heper, Milliyet 10 ocak 2001)