Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hazret-i Ebu Bekir hangi vasfıyla Peygamberlerden sonra bütün insanların en üstünü oldu?
Bir gün Peygamber efendimiz, (Ya Cebrail Ömer’in faziletlerinden anlat) buyurdu. O da dedi ki:
(Nuh aleyhisselamın peygamberlik süresi kadar yani 950 yıl Ömer’in faziletlerinden bahsetsem bitiremem; fakat onun bütün iyilikleri, Ebu Bekrin bir iyiliği etmez.)
Bir kimsenin yaptığı iyiliğin sevabı öğretene iki misliyle, ona öğretene de, onun iki misliyle verilir. Sevabların katlanması, geometrik dizi gibi artar. Nihayet bütün ümmetin, bütün iyiliklerinin sevabları en sonunda Ebu Bekr-i Sıddık radıyallahü anh’ta toplanır. Ondan da katlayarak Muhammed aleyhisselama gider. Hazret-i Ebu Bekr’i bu üstün dereceye getiren üç vasfı şunlardır:
1- Allah yolunda malının hepsini verdi. Kendi çok zengindi, sonunda üstünde sadece gömlek kaldı, hepsini verdi. Peygamber efendimiz (Hiç kimsenin malı, Ebu Bekrin ki gibi faydalı olmadı) buyurdu.
2- Canını feda etti. Bir gün müşrikler Peygamber efendimize saldırdılar. O da kurtarmak için araya girdi. Öyle bir dövdüler ki, kemikleri kırıldı, öldü diye bıraktılar. Sonra da cesedini bir çuvala koyup evine götürdüler. Üç gün kendine gelmedi. Üçüncü günün sonunda gözlerine açtı, annesi hemen yavrum diye koştu. Ağzına bir yudum su vermek istedi. O zaman, (Muhammed aleyhisselam nerede, onun durumu nasıl, ben onun iyilik haberini almadıkça ağzıma hiçbir şey sürmem) dedi.
3- Trilyonda, katrilyonda bir, kalbinde küçücük bir (Acaba?) yoktu. Tam iman, tam tasdik! Mesela Mirac olayı… Müşrikler bu iş bitti diye sevinerek geldiklerinde, senin efendin bir anda Kudüs’e, oradan göklere gitmiş dediler. (O söylüyorsa doğrudur, inandım) diyerek müşrikleri şaşkına çevirdi ve Müslümanların imanlarında sebat etmelerine vesile oldu. Peygamberlerden sonra insanların en üstünü olmak şerefine kavuştu.