Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Eski devirlerde, ihlâslı talebe, mürşid-i kâmil olan hocasının vereceği cevabın, dünya ve âhireti için çok hayırlı olacağını bilirdi. Onun için, arzu ettiği şeye kavuşmak için değil, o işin hayırlı olup olmadığını öğrenmek için, tam teslimiyetle sorardı. Mesela evlenirken, hocası kör, sağır veya dilsiz birini tavsiye etse, hakkımda hayırlı olan budur diyerek onu tereddütsüz kabul ederdi.
Öyle talebeler de olurdu ki, kendi arzusunu onaylatmak için sorarlar, hocaları da istemeden onlara izin verirlerdi. Onlar da kendilerini izinli sanarak o işi yaparlardı. Elbette böyle alınan izin, talebenin hayrına olmazdı.
İmam-ı Rabbani hazretlerine bir halifesi, (Efendim, beni Mankpur’a gönderin, orada bir tekke açayım, Ehl-i sünneti anlatayım, oraları aydınlatayım) diyerek kendi arzusunu onaylatmak ister. İmam-ı Rabbani hazretleri de, hevesini kırmamak için ona izin verir.
O talebe, Mankpur’a gider, tekkeyi açar, her şey tamam. Ancak, altı ay sonra bir mektup yazar, (Efendim, burada çok büyük tekkeler var, bize hiç gelen giden yok, ben sinek avlıyorum. Kendi arzumla buraya geldim. Şimdi hatamı anladım, beni nereye isterseniz oraya gönderin) der. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Madem söz dinleyeceksiniz, aynı yerde kalın!) buyurur. Altı ay sonra gelen mektupta, (Buradaki tekkeler kapandı, şeyhleri bile gelip bize mürid oldular) der. İşte, taleple alınan izin ile, teslimiyetle alınan iznin farkı…
Mübarek bir zata yakınları, (Siz her gelene izin veriyorsunuz) diye sorduklarında, (Biletini almış, bavulunu hazırlamış, bekliyor, “Efendim ben Bağdat’a gidebilir miyim” diyor. Buna, git demekten başka ne denir? Buna izin vermek denmez elbette) buyurur.
Bir esnaf, rakipleri aynı yerde çoğalınca, başka mahalleye gitmek için hocasından izin ister. Hocası da, (Allah herkesin rızkını verir, başka yere gitme) diyerek izin vermez. Bu cevap, esnaf talebenin hoşuna gitmez. Bir hafta sonra tekrar, farklı bir şekilde aynı soruyu sorar. Hocası da kerhen, peki git der. O da, güya izinliyim diyerek sevinçle gider. Zengin olmak niyetiyle, borca girip milyonlar harcayarak dükkânın tezgâhını ve gerekli malzemeleri hazırlar, çok mal alır. Bir anarşi olayı olur. Dükkânı tarumar ederler, o esnaf canını zor kurtarır. Teslimiyetle izin almamasının cezasını çeker.