Seyfeddin-i Farukî hazretleri, Muhammed Masum-i Farukî hazretlerinin oğlu ve Silsile-i aliyye büyüklerinin yirmi beşincisidir. Bir mektubunda buyurdu ki:
Allahü teâlâya hamd olsun. İki cihânın efendisi Muhammed aleyhisselâma salât ü selâm olsun. Hâfız Abdülazîm Münzirî, Kırk Hadis-i Şerif adlı kitâbında, İbn-i Ömer hazretlerinden rivayet ediyor: Resulullah efendimiz buyurdular ki:
(Kim ki bir mümin kardeşinin ihtiyacını temin ederse, mahşer günü ameller tartılırken terazinin başında duracağım. Benden imdat isteyince, ona mutlaka şefaat edeceğim.)
İbni Abbas hazretleri, Peygamber efendimizden şöyle rivâyet etmiştir:
(Hayır ve şer Allahü teâlâdandır. Hayır anahtarları ellerine verilmiş olanlara müjdeler olsun. Şer anahtarları ellerine verilen kimselere yazıklar olsun!)
Afv el-Müzenî babasından, o da dedesinden şöyle rivâyet eder: Peygamber efendimiz buyurdular ki:
(Allahü teâlâ, insanların ihtiyaçlarını gördürmek için öyle kullar yaratmıştır ki, onlara Cehennem azabı yoktur. Kıyamet günü olunca onlar için nurdan kürsüler hazır olur. İnsanlar hesaba çekilirken onlar Allahü teâlâ ile sohbet ederler.)
Hazret-i Ali rivayet etti. Peygamber efendimiz buyurdular ki:
(Kim ki bir mümin kardeşine yardım ve ihtiyacını temin etmek için harekete geçip yürürse, Allahü teâlânın yolunda savaşan mücahidler sevabı verilir.)
Ebu Hüreyre hazretleri rivayet etti. Peygamber efendimiz buyurdular ki:
(Kim ki bir Müslüman kardeşinin ihtiyacını temin ederse, Allahü teâlânın yakın dostu ve veli kulu olur. Bir kimse mümin kardeşinin sıkıntısını gidererek sevindirirse, Allahü teâlâ o mümine mahşerde, sıratı geçerken iki tane nurdan ışık verir. Bu iki nurun ışığının kudretini yalnız Allahü teâlâ verir.)