Her şey senden, medet Allah’ım medet,
Aklın alındığı yerlere geldim.
Duamızı kabul buyur, eyleme ret!
Göğsün delindiği yerlere geldim.
Hep, âh ile zardır, âşığın işi,
Kan ile karışır gözünün yaşı.
İnci, mercan olmuş toprağı, taşı,
Cevher bulunduğu yerlere geldim.
Dağların başına, bulutlar çıkar,
Bağrımın içinde, şimşekler çakar,
Firdevs-i âlâdan, bir servi çınar,
Çıkıp salındığı yerlere geldim.
Sümbülün davası, servi dalıyla,
Bülbülün sevdası, bahar gülüyle,
Muhabbet sunarken, Hakîm diliyle,
Gönlün sızladığı yerlere geldim.
Elime bir geçse tatlı nigâhın,
Bilemedim kıymetini dergâhın.
Âlem-i ervahtan, bir şems-ü mâhın,
Nurunu saçtığı yerlere geldim.
Kelimeler:
Zar: Ağlamak
Firdevs-i âlâ: Sekiz cennetten biri
Hakîm: Hikmet sahibi, Allahü teâlâ
Nigâh: Bakış, nazar, tebessüm
Âlem-i ervah: Ruhlar âlemi
Şems-ü mâh: Güneş ve ay