Aşkın acı tadını,
Tatmayan nasıl bilir?
Yükün ağırlığını,
Tartmayan nasıl bilir?
Değişir hâl ve eda,
Başkadır onda seda,
Hakk’a başını feda,
Etmeyen nasıl bilir?
Siler kalbin pasını,
Bilir malın hasını,
Ayrılığın yasını,
Tutmayan nasıl bilir?
Durmaz ağrıtır başı,
Akıtır gözden yaşı,
Zehir katılmış aşı,
Yutmayan nasıl bilir?
Nasip olmaz her kula,
Düşürür uzun yola,
Varlığını bir pula,
Satmayan nasıl bilir?
Karda, kışta, soğukta,
Ayakları batakta,
Diken dolu yatakta,
Yatmayan nasıl bilir?
Gözlerinde korku yok,
Görenleri eder şok,
Hedefe doğru bir ok,
Atmayan nasıl bilir?
Yaklaşılmaz yanına,
Kıymet verir canına,
Canını cananına,
Vermeyen nasıl bilir?
Görmemiş, bilmez sefa,
Her zaman çeker cefa,
Dostlarından bir vefa,
Görmeyen nasıl bilir?
Tuzakları, bağları,
Kırar demir ağları,
Çıkılmaz sarp dağları,
Aşmayan nasıl bilir?
Duramaz hep bir yerde,
Ateşler yanar serde,
Şu aşk denilen derde,
Düşmeyen nasıl bilir?
Görülmez belki düşte,
Mâşuku var her işte,
Yunus gibi ateşte,
Pişmeyen nasıl bilir?