Sual: Kıyamet günü mizan denilen bir teraziden bahsediliyor. Mizan bizim dünyada bildiğimiz teraziler gibi midir veya nasıldır?
Cevap: Kıyamet günü, amelleri, işleri ölçmek için, bilmediğimiz bir Mizan, bir ölçü aleti, bir terazi vardır. Yer ve gök bir gözüne sığar. Sevap gözü, parlak olup, Arşın sağında Cennet tarafındadır. Günah tarafı, karanlık olup, Arşın solunda, Cehennem tarafındadır. Dünyada yapılan işler, sözler, düşünceler, bakışlar, orada şekil alarak, iyilikler parlak, kötülükler karanlık ve iğrenç görünüp, bu terazide tartılacaktır. Bu terazi, dünya terazilerine benzemez. Ağır tarafı yukarı kalkar. Hafif tarafı aşağı iner, denildi. Alimlerin bir kısmına göre, çeşitli teraziler olacaktır. Birçoğu da, terazilerin kaç tane ve nasıl oldukları dinde açık bildirilmedi. Bunları düşünmemelidir, dedi.
Sual: Ahirette imanlı ve imansızların hâli nasıl olacaktır?
CEVAP
İmanı olmayanlar, yani bütün kâfirler, ölünce sonsuz Cehenneme gidecek ve orada sonsuz kalacaktır. İmanlı olanların sevapları, günahları tartılacaktır. Sevabı fazla gelenler Cennete gidecek ve orada sonsuz kalacaktır.
Bu konudaki âyet-i kerimelerden bazılarının mealleri şöyledir:
(Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. O zaman hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan her işi, bir hardal tanesi kadar da olsa, adalet terazisine getiririz. Herkesin hesabını görmeye yeteriz.) [Enbiya 47]
(Kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, onlara gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!) [Araf 6]
(Yaptıkları her şeyi kendilerine bir bir anlatacağız; çünkü onlardan uzak değiliz.) [Araf 7]
(Kıyamet günü kurulacak mizan haktır, gerçektir. Tartıda sevapları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.) [Araf 8]
(Sevapları tartıda hafif gelirse, işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır.) [Araf 9]
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Âdemoğlu kıyamette getirilir ve mizanın kefeleri önünde durdurulur. Ona bir melek tayin edilir. Eğer mizanı ağır gelirse, vazifeli melek, "Filan kimse bundan sonra ebedi olarak kurtulmuştur” der. Mizanı hafif gelirse, melek "Falan kimse de kaybetmiştir" der.) [Ebu Nuaym]
(Kulun Kıyamette ilk hesaba çekileceği ameli namazdır. Eğer o düzgün çıkarsa, diğer amelleri de düzgün olur. Eğer o bozuk çıkarsa diğer amelleri de bozuk olur.) [Taberani]
Ameller nasıl tartılır
Sual: Kıyamet günü, ameller terazi ile nasıl tartılır?
CEVAP
Kıyamet günü, amelleri, işleri ölçmek için, bilmediğimiz bir (Mizan), bir ölçü aleti, bir terazi vardır. Yer ve gök bir gözüne sığar. Sevap gözü, parlak olup, Arşın sağında Cennet tarafındadır. Günah tarafı, karanlık olup, Arşın solunda, Cehennem tarafındadır. Dünyada yapılan işler, sözler, düşünceler, bakışlar, orada şekil alarak, iyilikler parlak, kötülükler karanlık ve iğrenç görünüp, bu terazide tartılacaktır. Bu terazi, dünya terazilerine benzemez. Ağır tarafı yukarı kalkar, hafif tarafı aşağı iner denildi. Âlimlerin bir kısmına göre, çeşitli teraziler olacaktır. Âlimlerin birçoğu da, (Terazilerin kaç tane ve nasıl oldukları dinde açık bildirilmedi, bunları düşünmemelidir) buyurdular.
Sevabı ağır gelen kurtulur
Sual: Kıyamet günü mizanda sevabı ağır gelen mümin Cennete gidecek deniyor. Hâlbuki Kur'anda buyuruluyor ki:
(Zerre kadar hayır ve şer işleyen, karşılığını görür.) [Zilzal 7,8]
Biliyoruz ki, Müslüman günahlarına tevbe edemeden öldüyse, hayatta iken işlediği günahlarının cezasını yine hayattayken çektiği sıkıntı, hastalık vb. nimetlerle ödeyememişse, vefatından sonra kabir azabıyla, yine yetmiyorsa, mahşer sıkıntıları çekerek ödüyor, şefaatle de bunlar giderilemiyorsa, Cehennemde günahlarının karşılığı kadar kalıyor. O halde yukarıdaki söz yanlış değil mi?
CEVAP
O söz de, sizin bildirdikleriniz de yanlış değildir. Evet, günahları sevaplarından çok olursa öyle olacaktır. Yani hayatta, ölüm anında, kabirde ve mahşerde çektiği sıkıntılar yine yetmezse o zaman kalan günahları kadar cezasını çekecektir. Hadis-i şerifte, (Günahsız insan olmaz) buyuruluyor. O zaman her günah için azap çekersek yandık demektir. Sevabın faydası, günahları yok etmek içindir. Mesela kul hakkı çok önemli, bunu nafile ibadetlerle ödeyemeyiz. Farz ibadetlerimizle bunu ödememiz gerekir. Eğer birinin kalbini kırarsak kul hakkı geçer. Onunla helalleşmek gerekir. O hakkını helal etmezse ne olacak? Farz ibadetlerimizden ona verirler. Yahut onun işlediği büyük günahları bize yüklerler. Evet, zerre kadar günah ve zerre kadar iyilik zayi olmaz. Günahlar mizanda tartılır. Hangisi ağır gelir ise ona göre muamele edilir.
Dört sual
Sual: Kıyamette hesaba çekilen herkes sıkıntıya maruz kalacak mı?
CEVAP
Hesaba çekilen herkes sıkıntı görür. Sorgusuz sualsiz Cennete girmeye çalışmalı! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamette hesaba çekilen, helak olmuştur.) [Buhari]
(Hesaba çekilen azap görmüş olur.) [Bezzar]
Sorgusuz sualsiz Cennete girmek kolay mı? Herkes mutlaka hesaba çekilmeyecek mi? Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamette herkes, şu dört suale cevap vermedikçe hesaptan kurtulamaz:
1- Ömrünü nasıl geçirdi?
2- İlmi ile nasıl amel etti?
3- Malını nereden, nasıl kazandı, nereye harcetti?
4- Bedenini nerede yordu?) [Tirmizi]
Ancak hesabı çok kolay geçenler de olacaktır. Mesela (Sen falanca mısın?) diye sorulacak, sonra bekletmeden Cennete konacaktır. Mesela Hazret-i Osman bunlardan biridir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Osman’ın şefaati ile hepsi Cehennemlik olan yetmiş bin kişi, sorgusuz sualsiz Cennete girecektir.) [İbni Asakir]
(Allahü teâlâ buyuruyor ki: Kulumla ahdim vardır. Namazlarını vaktinde, eksiksiz kılarsa, ona azap etmem ve onu hesapsız [sorgusuz sualsiz] Cennete koyarım.) [Hakim]
(Kıyamet günü insanlar hesaba çekilirken, bir münadi üç defa "Allah’tan alacağı olanlar, kalksın ve Cennete girsin" diye seslenir. Bunu duyanlar, "Allah’tan alacaklı olanlar kimler ki?" derler. "İnsanları affedenlerdir" denir. Bunun üzerine binlerce kişi ayağa kalkar, sorgusuz sualsiz Cennete girerler.) [Taberani]
(Hacca giderken veya gelirken ölenin, bütün günahları affolur. O kimse, hesaba çekilmeden ve azap görmeden Cennete girer.) [İsfehani]
(Sabırlı ve ihlâslı olanlar, hesaba çekilmeden Cennete girer.) [Taberani]
(Kibri, hıyaneti ve kul borcu olmayan mümin, hesaba çekilmeden Cennete girer.) [İ.Hibban]
(Allahü teâlâ, namazlarını doğru olarak kılana, azap etmeden, sorgusuz sualsiz Cennete koyacağına söz vermiştir.)
(Din kardeşinin bir işini yapmak için gidenin, her adımında 70 günahı affedilir ve ona 70 sevap verilir. Bu iş bitinceye kadar böyle devam eder. İş yapılınca, bütün günahları affedilir. Bu işi yaparken ölürse, sorgusuz sualsiz Cennete girer.) [İ.Ebiddünya]
(Ümmetim üç sınıftır. Bir kısmı sorgusuz sualsiz Cennete girer. Bir kısmı hafif hesaba çekilerek girer. Bir kısmı da günahlardan temizlenerek girer.) [Taberani]
Suda boğularak ölen şehitlerin kul borçları da affedilir. Hak sahipleri, bu şehitten haklarını istedikleri zaman, Allahü teâlâ, (Ondaki haklarınızı benden isteyin) buyuracak, hak sahiplerine alacaklarını fazla fazla verecektir. Şehit de, sorgusuz sualsiz Cennete girecektir.
Cennete sorgusuz sualsiz giren fazilet sahiplerine, sizin ameliniz ne idi diye sorulduğunda, (Dünyada bize yapılan hakarete ve zulme sabreder ve bunları affederdik) derler.
Bazı kimseler de, sorgusuz sualsiz Cehenneme girer, yani hesapları zor olur. Mesela bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Şu altı kişi, [affa veya şefaate uğramazsa] sorgusuz sualsiz Cehenneme girer:
1- Zulmü yüzünden hükümdar,
2- Irkçılık yüzünden Arap,
3- Kibri yüzünden köy muhtarı,
4- Yalanı, hıyaneti yüzünden tüccar,
5- Hasedi yüzünden âlim,
6- Hasisliği yüzünden zengin.) [Ebu Ya’la]
Salih Müslüman olan, hesaba çekilmeden sorgusuz sualsiz Cennete girer, yani hesapları kolay olur. O halde iyi bir Müslüman olmaya çalışmalıdır!
İnce hesap
Sual: Ahirette herkes, niçin iğneden ipliğe hesaba çekiliyor?
CEVAP
Allahü teâlâ yegâne mülk ve kudret sahibidir. Nasıl istiyorsa öyle yapar. Cennet müminler için ebedi mükâfat yeri, Cehennem de kâfirler için ebedi ceza yeridir. Cennet, hatıra, hayale gelmeyen nimetlerle doludur. Cehennem de, akıl almayacak azaplarla doludur. Mükâfat ve azaplar bir hal işidir. Yaşanmadıkça anlatılamaz. Mükâfat ve ceza büyük olduğu için sorgu-sual işi de büyük olacaktır. Allahü teâlâ hadis-i kudside buyurdu ki:
(Salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hatta hatıra gelmeyen, hayal edilemeyen nimetler hazırladım.) [Müslim]
Kur'an-ı kerimde de mealen, (Onlar için, yaptıklarına mükâfat olarak göz aydınlatıcı ne nimetler hazırlandığını hiç kimse bilemez) buyuruldu. (Secde 17)
Cehennem azabının şiddeti de çeşitli âyet-i kerimelerle bildirilmiştir. Böyle büyük mükâfat ve büyük ceza için elbette büyük imtihan olur ve ince şeyler sorulur. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Zerre kadar hayır yapan sevabını, zerre kadar şer yapan cezasını görür.) [Zilzal 7, 8]
Ahirette hiç kimseye zulmedilmez. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Rabbin kullarına zulmedici değildir.) [Fussilet 46]
Haksızlık yapılmayacak; ama mükâfat verilirken de bol bol ihsan edilecektir. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Şüphe yok ki, Allahü teâlâ zerre kadar haksızlık etmez, [kötülüğün cezasını adaletle verir], zerre kadar bir iyiliğin sevabını da kat kat artırır, kendinden de büyük ecir verir.) [Nisa 40]
İlkokul imtihanı ile üniversite imtihanı aynı olmadığı gibi, her fakültenin imtihanı da farklıdır. Çöpçülük imtihanında fizikten, cebirden sorulmaz. Kuyumculardaki küçük terazilerde küçük ağırlıklar tartılır. Niçin 3–5 kiloyu tartmıyor diye sorulmaz. 40–50 tonluk büyük basküller, kantarlar da niye 3-5 gramı tartmıyor denemez. Herkes gücüne göre imtihana tâbi tutulur. Herkese ne nimet verilmişse, onun hesabı sorulur. A’maya göz nimetinden, dilsize dilden sorulmaz. Genel Müdürün mesuliyeti ile odacınınki farklıdır. Âlim ile cahilinki farklıdır. Dağda, ormanda veya çölde yaşayıp da Müslümanlığı duymayanlar, hesaba çekilmez. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kendilerine peygamber gönderilenlere ve gönderilen peygamberlere de elbette hesap soracağız.) [Araf 6]
Müslümanlığı duyanlara mutlaka hesap sorulur. (Rabbin hakkı için, onların hepsine yaptıklarının hesabını elbette soracağız) mealindeki âyet-i kerime bunu bildirmektedir. (Hicr 92, 93)
Her insanda bulunan kiramen kâtibin melekleri, insanların yaptığı bütün işlerin resmini çekmekte, her anını filme almaktadır. İnsanların yapacağı işleri Allahü teâlâ ezelde bildiği için levh-i mahfuza da kaydetmiştir. En ufak bir yanlışlık ve haksızlık olmaz. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Hiç kimseyi gücünün yettiğinden fazlası ile yükümlü kılmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır. Hiç kimse haksızlığa uğratılmaz.) [Müminun 62]
Herkesin hesabı çok kısa bir zamanda yapılacaktır. Kur'an-ı kerimde, (Vallahü seriulhisab) ifadeleri geçmektedir. (Allah, hesabı çok çabuk görür) demektir.
Herkes hesaba hazırlanmalıdır! Bir iş yapmadan önce hatırına gelene dikkat etmelidir. İyi şeyler geliyorsa yapmalı, kötü şeyler geliyorsa, nefsin arzusundan olduğunu düşünerek Allahü teâlâdan utanmalı, kendine böyle istek geldiği için nefsini ayıplayıp ona kızmalıdır! Bu işin kötülüğünü, zararını ve kıyametteki cezasını düşünmesi farzdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:(Kulun isteyerek yaptığı her iş için önüne üç defter konur: Niçin yaptın, nasıl yaptın, kim için yaptın? Birinci niçinin manası, bunu Allah için mi, nefsine veya şeytana uyduğun için mi yaptın? Bundan kurtulursa nasıla sıra gelir. Her hakkın bir şartı, edebi ve ilmi vardır. Yaptığını ilme uyarak mı, yoksa cahilliği kolay görerek mi yaptın? Şartlarına uygun yapıp bu sualden de kurtulursa, kim içine sıra gelir. Bunu ihlâsla, yalnız Allah rızası için yaptıysan mükâfatını görürsün. Başkası için yaptıysan karşılığını ondan iste. Dünya için yaptıysan zaten nasibin yok. Başkası için yaptıysan sıkıntıya ve cezaya maruz kalırsın, denir.)
Bunları bilen, kendini hesaba çekmekten gafil olmaz.
Hayvanlara sual yoktur
Sual: (Boynuzsuz koç, boynuzlu koçdan hakkını alacaktır) hadis-i şerifine göre, hayvanlara da, âhirette hesap ve sual var mıdır?
CEVAP
Hayır, yoktur. Bu hadis-i şerif mecazdır. Herkesin, hakkını alacağı bildiriliyor. Mazlum zalimden hakkını alır, yani güçlüler gücüne güvenip zulmederlerse, güçsüzler yarın âhirette haklarını alırlar, zalimin zulmü yanına kalmaz demektir.
Sevablar günahları yok eder
Sual: İslam Ahlakı kitabında okuduğuma göre, âhirette mizan kurulacağını, amellerin tartılacağını, sevabı çok olanın Cennete gideceğini söylediğim zaman, annem, (Hayır, zerre kadar günah olsa, Cehennemde cezasını çekmeden yani günahları temizlenmeden Cennete girilmez) dedi. Günahı olan cezasını çekecekse, günahla sevabı niye tartıyorlar?
CEVAP
Müslümanın iyilikleri kötülüklerini yani sevablar günahları siler. Bir âyette mealen, (Elbette hasenat, seyyiatı yok eder) buyuruldu. (Hud 114)
Hasenat her çeşit iyilik, seyyiat ise her çeşit kötülük demektir. Sevab günahı yok edince, artık o günah silinir. Eğer günahlar çoksa, onlar da sevabları alıp götürür. Onun için çok sevab işlemeli. Bir hadiste, (Bir günah işleyince, arkasından bir iyilik et, bir sevab işle ki onu mahvetsin!) buyuruldu. (Beyhekî)
(Günahsız insan olmaz) hadisi gösteriyor ki herkes günah işler. Eğer günahın cezası Cehennem olsaydı, istisnasız herkes Cehennemde azap çekerdi. Hâlbuki günah işlediği hâlde, Cehenneme girmek şöyle dursun, hesap görmeden Cennete gidecek çok kimse vardır. Bir hadiste, (Cehennemlik olan 70 bin günahkâr, Osman’ın şefaatiyle, sorgusuz sualsiz Cennete girer) buyuruldu. (İbni Asakir)
Bir hadis-i şerif meali:
(Ümmetim üç sınıftır. Bir kısmı sorgusuz sualsiz Cennete girer. Bir kısmı hafif hesaba çekilerek girer. Bir kısmı da günahlardan temizlenerek girer.) [Taberanî]
Şartlarına uygun tevbe eden de, günahının cezasını çekmez. Bir hadiste, (Günaha tevbe eden, günahsız olur) buyuruldu. (Beyhekî, Hakîm, İbni Asakir, İbni Ebi-d-Dünya)
Tevbe edilen veya sevab işleyerek sıfırlanan günahlar, temelli silinecek, kimseye gösterilmeyecek, hattâ kendisine bile unutturulacak, böylece mahcup olma durumu olmayacaktır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah, o müminlerin geçmişte yaptıkları en kötü amelleri [her çeşit günahı] bile örtüp bağışlayacaktır.) [Zümer 35]
Herkes Kıyamette, dünyada yapmış olduğu iyi kötü amellerinin karşılıklarını görür. Ehl-i sünnet olan müminin, dünyadayken tevbe etmiş olduğu günahları affolunup, iyiliklerine sevab verilir. Kâfirlerin ve bid’at sahibi olanların, yani itikadı bozuk olan müminlerin iyilikleri reddedilir, şerleri için de ceza görürler. (Cevap Veremedi kitabı)
Âhirette, günahla sevabın ölçülmesi müminler içindir. Kâfirlerinki ölçülmez. Yani kâfirin iyiliğine sevab verilmez. Çünkü bir âyette, (Biz kâfirlerin iyiliklerini yok ederiz. İyilikleriyle kötülüklerini ölçmeyiz) buyuruluyor. (Kehf 105)
Tevbe eden gibi, iman edenin de günahları silinir. Bir âyette, (Allahü teâlâ, kâfirken tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenlerin günahlarını sevaplara çevirir) buyuruluyor. (Furkan 70) Bir hadiste de, (Allah’ı ananların günahları sevaba çevrilir) buyuruldu. (İ. Ahmed)
Mümin olarak, dağlar kadar günahımız olsa, tevbe etmişsek yine hepsi silinir. Hiç tevbe etmesek de, sevablarımız günahlarımızdan çoksa, günahlarımızdan dolayı Cehenneme girmeyiz. Onun için sevab getiren amel işlemeliyiz. Mesela namaz kılarsak günahlarımız affolur, zekât verirsek, oruç tutarsak, hacca gidersek, dine hizmet edersek, günahlarımızın hepsi ağaçtan yaprak dökülür gibi dökülür. Hiçbir günahın cezasını çekmeyiz. O hâlde her günahtan çok sakınmalı, nefsimize uyarak yaptıklarımız için de, günahlarımıza kefaret olacak ameller işlemeliyiz. Bu konuda birkaç hadis-i şerif:
(Beş vakit namaz kılanın bütün günahları temizlenir.) [Buhârî]
(Ramazan orucunu tutanın bütün günahları affolur.) [Nesaî]
(Hac yolunda ölenin günahları affolur, hesaba çekilmeden, azap görmeden Cennete girer.) [İsfehanî]
(Cihad edenin, bütün günahları affolur.) [Beyhekî]
(Bir mümin, günahını hatırladıkça üzülürse, Cenab-ı Allah, daha namaz veya oruç gibi günahına kefaret olacak bir amel işlemeden bile onu affeder.) [İbni Asakir]
Kıyamette, çok günahkâr bir Müslümanın sevabları azdır. Allahü teâlâ, ona, (İnsanlara git, sana sevab verecek birini ara! Sevab bulursan Cennete girersin) buyurur. O kimse gider, hiç kimseden sevab bulamaz. Kime sorarsa, (Ben senden daha çok muhtacım) der. Üzgün gezerken biri, (Ne istiyorsun?) der. O da, (Bir sevaba ihtiyacım var. Binlerce kişiden istedim. Hiçbiri vermedi) der. Bu kişi, (Benim bir tek sevabım var. O da beni kurtarmaya yetmez. Onu sana verdim) der. O kimse sevinip durumu anlatınca, Allahü teâlâ sevabını veren kulu da çağırıp, (İmanlılara benim keremim, senin kereminden, benim ihsanım senin ihsanından daha çoktur. Din kardeşinin elinden tutup doğru Cennete gidin!) buyurur. (Kıyamet ve Âhiret)
Demek ki, sevabı günahından ağır gelen her mümin, günahlarının cezasını çekmeden, Cehenneme girmeden Cennete gidecektir. Öyle olmasaydı, terazi kurulup sevablarla günahların tartılmasının bir anlamı kalmazdı.
Resulullah efendimiz, şöyle dua ederdi:
(Allah’ım beni bağışla, şeytanımı zelil et! Terazimin sevab kefesini ağırlaştır!) [Ebu Davud]
İmam-ı Rabbanî hazretleri de, (İyiliklerin ve günahların, mizanda tartılması haktır, doğrudur. Orada sevabı ağır gelen, Cehennemden kurtulacak, az gelen, ziyan edecektir) buyurdu. (2/67)
Hangi mezhebe göre hüküm?
Sual: Hanbelî’de, namaz kılmayan kâfir oluyor. Allahü teâlâ, âhirette Hanbelî mezhebine göre hüküm verirse, namaz kılmayan herkese kâfir muamelesi mi yapılacaktır?
CEVAP
Allahü teâlâ, dilerse öyle hüküm verebilir, kimse buna mani olamaz. Ancak âlimlerimizin bildirdiği şöyledir:
Herkese kendi mezhebindeki hükme göre muamele edilecektir. Fakat küfür konusunda, kendi mezhebi küfür dese de, başka mezhep hattâ bir âlim, (Bu küfür değildir) diyorsa, o hükme göre, kul küfürden kurtulacak, mesela namaz kılmamış Hanbelî olan bir kimse, zerre imanı varsa geçerli sayılacak ve kâfir kabul edilmeyecektir.
Mezheplerin hükümlerinin farklı olmalarının rahmet olduğu, buradan da anlaşılmaktadır. Şayet dinimizde (Namaz kılmayan kâfir olur) diye tek hüküm olsaydı, namaz kılmayanlar kâfir olurdu. Diğer hususlar da bunun gibidir. Şayet her hususta tek hüküm olsaydı, kıyamete kadar her coğrafyada, her iklimde yaşayan, her yaştaki Müslümanların işi çok güçleşirdi. Haram veya küfre düşmekten korunmaları zor olurdu.