Hamdi amca, Mücahit’i bir Cuma namazında camide görmüştü. Namazdan sonra yanına yaklaşarak dedi ki:
—Delikanlı senin gibi gençleri camide görmek, beni umutlandırıyor. Aferin sana hep gel camimize olur mu?
—Efendim, aslında ben bu civarda oturuyorum; ama bu camiye gelmiyordum, bir arkadaşımla başka bir camiye gidiyorduk. Arkadaşım artık benden ayrıldı, ben de bu camiye geleyim dedim.
—Ya neden ayrıldı senden?
—Aslında iyi çocuktur Murat. Babası ölünce bocaladı, etrafında onunla ilgilenecek akrabalarından da kimse olmayınca başıboş ne yapacağını bilemez bir halde sağda solda gezmeye başladı. Bu arada bir kız takılmış peşine, bu istemeyip kaçtıkça kız daha ısrarcı olmuş sonunda kafalamış bizimkini. Dershane falan derken, ilgilenen de olmayınca, önce namazı bıraktı, sonra arkadaşlardan uzaklaştı, şu anda kaybolmak üzere…
—Ne demek kaybolmak evladım, yolu bilmiyor mu bu çocuk?
—Amca, bu arkadaşımın bir tanesi... Böyle çok arkadaşım vardı, hepsi şu an yok, senin anlayacağın, kayıplara karıştılar. Kayıp yani.
—Peki, bu kadar kayıp arasında sen nasıl kaybolmuyorsun?
—Amcacığım benim pusulam var, ben kaybolacağımı anladığım zaman o pusulaya bakıp yolumu düzeltiyorum.
—Bahsettiğin nasıl bir pusulaymış acaba, pek merak ettim. Herkese verelim bu pusuladan da, kaybolmasınlar.
— Benim pusulam bir kitap, İslam Ahlakı kitabı… İmanımı nasıl düzelteceğimi, ibadetlerimi nasıl doğru yapacağımı, herkesle nasıl iyi geçineceğimi, hepsini bu kitaptan öğrendim. Yanımda da bu kitaptan bir tane fazla var, buyurun size hediyem olsun. Gerçi böyle bir kıymetli kitaba kavuşmak da nasip meselesi ya…
—Allah razı olsun. Seni çok sevdim, ara sıra uğrarsan sohbet ederiz, kitap okuruz. Ben hep bu camideyim.
—Ben de sizi sevdim, inşallah tekrar geleceğim, sizinle sohbet etmek çok güzel. Allahaısmarladık.
—Doğrusu, yıllar var, ben de senin gibi akıllı bir delikanlıyla sohbet etmemiştim. Çok sevindim, var git selametle, gene gel sohbet edelim seninle.
Hamdi amca, hakikaten de yıllardır dişe dokunur bir gençle karşılaşmamıştı. Mücahit’in dediklerini düşünüp, (Gençliğinden beklenmeyecek laflar etti, çok şaşırdım doğrusu, demek hâlâ böyle evlatlar yetişiyormuş) demekten kendini alamadı. Sonra bu işte, İslam Ahlakı kitabının büyük rolü olduğunu anladı.