Sual: Bid’at sahiplerini sevmemek hatta buğd-ı fillah etmemiz lazım ama iç içeyiz ne yapmamız lazım?
CEVAP
Sevmemek başka iyi geçinmek başka. Herkes ile iyi geçinmek gerekir. Bid’at ehli, küfre düşmemişse müslümandır. Din kitaplarımızda, kâfirlerin bile kendilerinin değil, itikadlarının pis, kötü, yanlış olduğu bildirilmektedir. Bid’at ehlinin hâli de buna benzer.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Bid’at ehli, yapacağı değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannederek bid'at çıkarıyor, bid'atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değil, kâmildir. Dini noksan sanıp, tamamlamaya [çağa uydurmaya, çeşitli bid’atler çıkarmaya] çalışmak, Maide suresinin, (Bugün sizin için dininizi ikmâl eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum) mealindeki 3. âyetine inanmamak olur. (m.260)
(Her bid’at sünneti ortadan kaldırır. Bid’atler, reformlar, herhangi bir bakımdan olsa bile, sünnetten fazla oluyorlar. Bu fazlalık, sünneti değiştirmek demektir. Değişiklik ise, yok etmek demektir.) (m.186)
Konunun herkes tarafından anlaşılması için basit bir örnek verelim:
Mesela bir I harfi yazalım. I nın üstüne yatay olarak çok kısa bir çizgi daha çizersek T olur. Peki I harfi ne oldu? Çok küçük bir çizgi yüzünden kayboldu gitti, T oldu. Bu nedir diye sorulduğunda T denir. Halbuki az önce I idi.
Peki T harfinin üzerindeki bu çok küçük yatay çizgiyi biraz aşağıya koyarsak ne olur? T kaybolup gider, yerine haç işareti gelir. Yani bambaşka şey oldu. Üstelik kâfirlerin saygı duyduğu, taptığı bir işaret oldu. Bu nedir diye sorulduğunda haç işareti denir.
Bu çok küçük yatay çizgiyi tam ortaya koyarsak ne olur? T kaybolup gider, yerine + işareti gelir. Bu nedir diye sorulduğunda + işareti denir. Halbuki daha önce I idi.
Bid’atler de buna benziyor. İmam-ı Rabbani hazretlerinin buyurduğu gibi (değişiklik yok etmek demektir.) Bu yok etmek, mekruh olabilir, haram olabilir veya küfür olabilir. Bu yazılar iyi anlaşılırsa, bid’atin zararı, bid’at ehlinin hem dine, hem kendine hem de başkalarına zararı daha iyi anlaşılmış olur. Bu yüzden, bid’at ehliyle olsun, kâfirlerle olsun dostluk kurmanın, onların itikadlarını sevmenin zararına uğramamak için uzak durmak, görüşmemek lazımdır. Bu, kavga döğüş etmek, münakaşa etmek demek değildir. Onların itikadlarını sevmemek demektir. Bu yüzden herkes ile iyi geçinmelidir. Münakaşa etmemeli, kaba davranmamalıdır. Bir kâfir bile kelime-i şehadet getirip müslüman olursa, tertemiz insan olur, din kardeşimiz olur.
Sual: Namazlarda rekat sayılarını çoğaltmak, yani daha çok namaz kılmak, tesbihleri daha çok çekmek, yani daha çok zikretmek daha iyi değil midir? Namazda okunan sure ve duaları daha farklı ve daha çok okusak, otururken okunanları ayakta okusak, ayakta okunanları otururken okusak bir sakıncası olur mu?
CEVAP
İbadet, dinin emrettiğini, bildirdiği şekilde yapmak demektir. Bahsettiğiniz şekilde yapmak bid’at olur, caiz olmaz. Birkaç örnek verelim:
Sabah namazının farzı iki rekattır. Kasten üç rekat kılarsak bid'at olur ve hiç kabul olmaz. Çünkü Peygamber efendimiz iki kılın buyurmuş ve iki kılmıştır.
Öğle namazının farzı dört rekattır. Kasten beş rekat kılarsak bid'at olur ve hiç kabul olmaz. Çünkü Peygamberimiz dört kılın buyurmuş ve dört kılmıştır.
İkindi namazının farzı da dört rekattır. Kasten beş rekat kılarsak bid'at olur ve hiç kabul olmaz. Çünkü Peygamberimiz dört kılın buyurmuş ve dört kılmıştır.
Akşam namazının farzı üç rekattır. Kasten dört rekat kılarsak bid'at olur ve hiç kabul olmaz. Çünkü Peygamberimiz üç kılın buyurmuş ve üç kılmıştır.
Yatsı namazının farzı dört rekattır. Kasten beş rekat kılarsak bid'at olur ve hiç kabul olmaz. Çünkü Peygamberimiz dört kılın buyurmuş ve dört kılmıştır. Onun bildirdiğini değiştirmek dini bozmak olur. Ama başka vakit, mesela akşamdan sabaha kadar nafile namaz kılabiliriz. Kazamız varsa kaza kılabiliriz. (Peygamberimizin emrine uymak şarttır) demek fazla ibadet etmeyin demek değildir.
Namazda Fatiha okunacak yerde kasten Ettehıyyatü okumak, Ettehıyyatü okunacak yerde Fatiha okumak dini değiştirmek olur. Yine Peygamber efendimiz, namazlardan sonra 33 kere Sübhanallah, 33 kere Elhamdülillah , 33 kere de Allahü ekber dememizi emretmiştir. Bunu az veya çok yaparsak sünneti değiştirmiş oluruz. Ama başka zaman, sabahtan akşama kadar, akşamdan sabaha kadar istediğimiz kadar tesbih çekebiliriz. Bin kere, milyon kere çekebiliriz. Bunu da Peygamber efendimiz emretmiştir. Bunların sakıncası olmaz, aksine çok iyi olur. Bildirilen yerlerde değişiklik yapılmaz. Herkes kafasına göre dini değiştirirse ortada din kalmaz. Bir hadis-i şerif meali:
(Her bid'at sapıklıktır, her sapıklığın sonu da Cehennemdir.) [İ. Asakir]
“Değiştirilmemiş bir namaz kalmıştı”
Sual: Namaz başta olmak üzere, ibadetleri, Peygamberimizin bildirdiği ve gösterdiği gibi yapmamak, o ibadeti değiştirmek, yok etmek mi olur?
Cevap: Eshâb-ı kiramdan Enes bin Mâlik hazretleri, bir gün ağlıyordu. Ağlamasının sebebi sorulunca;
“Resûlullah efendimizden öğrendiğim ibadetlerden, değiştirilmemiş bir namaz kalmıştı. Şimdi, bunun da elden gittiğini görüyor, bunun için ağlıyorum” cevabını vermiştir. Yani, şimdiki insanların çoğu, namazın şartlarını, vaciplerini, sünnetlerini, müstehablarını yerine getirmiyor, mekruhlarından, müfsitlerinden, bidatlerinden sakınmıyorlar. Onun için ağlıyorum dedi. Böyle yapanlar, Peygamberlerin, evliyanın, salih, sadık müminlerin büyüklüklerini anlayamayanlardır. Onların yollarını bırakıp, kendi kısa görüşlerine, nefislerine, beğendiklerine göre ibadetleri değiştiriyorlar. Saadet yolunu bırakıp, şekavete, felakete atılıyorlar. Enes bin Mâlik hazretlerinin ağlamasının sebebi, namaza ilaveler yaparak ve bazı yerlerini azaltarak değiştirenleri görmesidir. Böylece, sünneti yani İslâmiyeti değiştiriyorlar. Sünneti değiştirmek ise, bidattir.
"Sünneti terk etmekten daha kötü"
Sual: Dinde bir değişiklik yapmak yani bidat işlemek, bir sünneti terk etmekten daha mı büyük günahtır ve kötüdür?
Cevap: İbadette bir bidati yapmak, bir sünneti terk etmekten daha fenadır, kötüdür. Çünkü her bidat, ya bir sünneti yok eder, yahut sünnetle ilgisi olmaz. Bidat işlemek haram, sünneti özürsüz terk etmek mekruhtur. Bir sünneti özürsüz terk etmeyi sevap sanarak, sünneti terk etmek de bidat olur. Bir inanışın, bir işin veya bir sözün sünnet veya bidat olduğu bilinemediği zaman, bunu yapmamak lazım olur. Çünkü bidati terk etmek, yapmamak lazımdır. Sünneti yapmak lazım değildir. Lazım olmayan şey yapılmazsa kaza olunamaz. Bunun için namazların kılınmamış sünnetleri kaza olunmaz.
Sual: İnsanların hoşuna gitsin ve böylece çok kişi ibadet etsin diye ibadetlerde değişiklik yapmak uygun olur mu?
Cevap: İbadetleri, insanların hoşuna gidecek şekilde değiştirmek caiz olmaz, olamaz. İnsanların beğendiği ibadeti, Allahü teâlâ da beğenir zannetmek, pek yanlıştır. Böyle olsaydı, Peygamberlerin gönderilmesine lüzum olmazdı. Herkes, hoşuna gittiği gibi ibadet eder, Allahü teâlâ da, onu beğenirdi. Halbuki, ibadetlerin kabul olması için insanların hoşuna gitmesi, dinleyicilerin çok olması değil, insanların aklı ermese, faydalarını anlamasalar bile, İslâmiyete uygun olması lazımdır.