Hasan bin Muhammed bin Hasan, Ömer bin Abdülazize:
- Ya Ömer! Üç şey vardır ki, kimde bulunursa imanı kâmil olur dedi.
Ömer bin Abdülaziz dizleri üzerine çökerek,
- Ey Resulullahın torunu! Bunları bana söyler misiniz? dedi.
- Kişi razı olur, rızası onu bâtıla düşürmez. Kişi kızar, kızması onu haktan ayırmaz. Muktedir olduğu halde, hakkı olmayana el uzatmaz.
Ömer bin Abdülaziz halife olunca gelen bir heyetteki 11 yaşındaki bir genç dedi ki:
Allahü teâlâ, hallerini razı olduğu şekilde ıslah etsin. İnsanlar, Allahü teâlânın onlar üzerindeki merhametine, tul-i emellerine, insanların kendilerini övmelerine aldanmakta, böylece ayakları kayarak ateşe (Cehenneme) düşmektedir. Ey Emir-ül-müminin! Allahü teâlânın üzerindeki merhameti, tul-i emel, insanların seni övmesi seni aldatmasın. Eğer aldanırsan ateşe düşen aldananlara dahil olursun. Eğer aldanmazsan, Allahü teâlâ seni bu ümmetin salihleri ile beraber bulundurur.
Bu genç Hüseyin bin Ali’nin oğlu, yani Hazret-i Ali’nin torunu idi.
Kab-ül-Ahbar hazretleri, Hazret-i Ömer’e dedi ki:
Ey Emir-ül-müminin! Korkan bir kimsenin amelini yap. Kıyamet günü yetmiş Peygamberin yaptığı amel ile gelsen, orada gördüklerinden dolayı amelini yine az görürdün.
Bunları işiten Hazret-i Ömer, düşüp bayıldı. Ayıldığı zaman,
- Bize nasihat et dedi.
Kab-ül-Ahbar hazretleri dedi ki:
- Ey Emir-ül-müminin! Şayet Cehennemden doğuda çok ufak bir yer açılsa idi, batıdaki adamın beyni kaynar, sıcaktan erirdi.
Bunu işiten Hazret-i Ömer çok ağlayarak;
- Devam et ey Kab dedi.
- Ey müminlerin emiri! Kıyamet günü Cehennem öyle bir solur, şiddetlenir ki, mukarreb melekler, Peygamberler ve bütün herkes diz üstü çökerler. Bütün Peygamberler; “Ya Rabbi! Bugün ben nefsimi isterim” diyecekler, sadece Resulullah efendimiz “Ya Rabbi! Ümmetimi isterim, ümmetimi isterim, başka bir şey istemem” diyecektir.