Hazret-i Ömer’in vefatından bir sene sonra oğlu Abdullah onu rüyada görmüştü. Sabahleyin Resulullahın mescidi şeriflerine vardı. Seslenip dedi ki, ey sahabiler, toplanın. Babamın selamını size getirdim. Hepsi toplandılar. Orada Abdullah dedi ki: Dün gece babamı rüyada gördüm. Babamın ahirete irtihal edişi bir sene oldu. Resulullaha babamı rüyada göreyim niyeti ile salevat getirirdim. Fakat, göremezdim. Dün gece gördüm. Babamın yüzü sararmış çok yorgun vaziyette idi. Dedim ki, babacığım bu ne hâldir. Senin yüzünün rengi kırmızı idi. Dedi ki, ey oğul, şimdi kurtuldum. Şimdiye kadar hesapta idim.
Dedim ki babacığım nasıl hesap olundun. Buyurdu ki: (Hesabın biri bitmeden biri başlıyordu. Hâl bir yere erişti ki, beytülmala ait sadaka develerinin bir yuları var idi. Birçok yerden bağlamıştım. Artık deveye takacak durumu kalmamıştı. Ben de atmıştım. Cenab-ı Rabbil âleminden azarlayıcı hitap geldi ki, niçin o yuları attın. Müslümanların malını zayi ettin.
Dedim ki, Ey baba, bu itabdan ne sebeple kurtuldun. Dedi ki, ey oğul! Sana, “Bu mektubu benim kefenim arasına koy, dediğim mektup sebebi ile.” (M.Ç.Güzin)