Sual: İbni Sebeci biri, (Hidayete ulaştırma hakkı hiçbir peygambere verilmezken Ali’ye verilmiştir) diyor. Bunu nasıl söyleyebiliyor ve Hazret-i Ali’yi Allah yerine nasıl koyabiliyor?
CEVAP
Hazret-i Ali’ye Peygamber demek, Allah demek küfür olur. Fakat İbni Sebeci’nin küfre düşmek korkusu olmaz. Onlar yalandan çekinmezler. Eshab-ı kirama yapmadıkları iftira yoktur. (Musa ile Tur dağında Ali’yi gördüm Ali'yi) diyen onlardır. Yani (Ali Allah’tır) diyorlar.
Hidayet, İslamiyet demektir. İslamiyet ise Allahü teâlânın gösterdiği doğru yoldur. Onun için hidayete doğru yol deniyor. Zıddı da, dalalettir, sapıklıktır. Hidayet, hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak görüp doğru yola girmek, dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak, iman etmek, Müslüman olmak demektir.
Allahü teâlânın 99 isminden biri olan El-Hâdî, hidayet veren demektir. Bu konuda iki âyet-i kerime meali:
(Dilediğini hidayete kavuşturan Allah’tır.) [İbrahim 4]
(Sen sevdiğine hidayet veremezsin, dilediğine hidayet veren Allah’tır.) [Kasas 56]
Bir hadis-i şerif de şöyledir:
(Hidayet benim elimde değildir. Saptırmak da şeytanın elinde değildir.) [İ. Adiy]
Her şeyi yaratan Allahü teâlâdır. Peki, Allahü teâlâ, Peygamber efendimizi niye gönderdi? Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Allahü teâlâ, beni âlemlere rahmet ve hidayet için gönderdi.) [Ebu Nuaym]
Yani hidayete ermelerine vasıta olmak için gönderdi. Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” vasıtasıyla birçok kişi Müslüman oldu.
Bizim vasıtamızla da bir kişinin Müslüman olması çok büyük sevabdır. Üç hadis-i şerif:
(Senin vasıtanla Allahü teâlânın bir kişiye hidayet vermesi, senin için üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.) [Taberânî]
(Bir kâfirin hidayetine sebep olmak, kızıl develere mâlik olmaktan iyidir.) [Buhârî]
(Birinin hidayetine sebep olan Cennete girer.) [Buhârî]
Demek ki Peygamber efendimiz de, ümmeti de insanların hidayetine sebep oluyor, hidayeti veren ise yalnız Cenab-ı Hak’tır.