Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bizden sonraki nesiller, bu Ehl-i sünnet yolunu, bu hizmetleri devam ettirirler, Ehl-i sünnet kitaplarını bütün insanlara ulaştırırlar, bu hizmetler kıyamete kadar devam eder inşallah. Bu hizmetlerin kıymetini bilip de, sıkıntılı zamanda, zorluklarla karşılaşınca, bu işleri bırakıp başka işlerle uğraşanlara, aramızdan ayrılmak isteyenlere şaşırmamak elde değil.
Bu din, bu kitaplar, bize gelene kadar, 1400 yıl boyunca, bu yolda hiç sıkıntı çekilmedi mi, hiç eziyete, hakarete uğranılmadı mı? Bütün peygamberler, en çok da Resulullah efendimiz nice sıkıntılar çekti. Eshab-ı kiramın hayatı zorluklarla geçti. Eyüp Sultan civarında, Eshab-ı kiramın kabirleri var. Dönmemek üzere evlerinden çıktılar, buralara kadar geldiler, sonra şehit oldular. İmam-ı Rabbânî hazretleri hayatının birkaç yılını hapiste geçirdi. İmam-ı a’zam hazretleri hapiste dövülerek şehit edildi. Osmanlılar, ondan öncekiler, bugünlere gelene kadar nice sıkıntılar çektiler.
Öyle bir hesap günü gelecek ki, boynuzsuz koyun, boynuzludan hakkını alacak. Birbirimizi üzmemeli, gıybet etmemeliyiz, hele iftira edersek bunun cezası çok ağır olur. Hakkımızda da çeşitli şeyler söylüyorlar. İmam-ı a’zam hazretlerine biri gelmiş, (Biri sizin aleyhinize konuşuyor) demiş. İmam-ı a’zam hazretleri, ona bir kese altın göndermiş. (Ne kadar günahım varsa alıyor, teşekkür etmek için gönderiyorum) buyurmuş. Herkes ettiğiyle kalır. Akıllı olan sevab kazanır, günah değil. Daha da akıllı olan, başkasının günahını almaktan kaçar.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin talebelerinden Ziya Bey, evinde bir kimse hakkında bir şey söylense, (Susun, önce kendinize bakın, kimseyi kötülemeyin) derdi. Tek kelime ettirmezdi. Başkaları hakkında konuşmamalı, aynanın karşısına geçip, biz neyiz, ne yapıyoruz diye, kendimize bakmalıyız.
Kur’an-ı kerimde mealen, (Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin! Allah elbette sabredenlerle beraberdir) buyuruluyor. Bunun için, en çok Resulullah efendimiz sabretmiştir. En çok düşmanı olan da, Allahü teâlâdır. Bir gün Musa aleyhisselam, insanların konuşmalarından bıkıp, (Yâ Rabbî, ne olur, bu halk benim hakkımda konuşmasın) diye dua edince, Allahü teâlâ, (Yâ Musa, senin istediğin o şeyi ben, kendim için bile yapmadım. Görmüyor musun, benim hakkımda neler konuşuyorlar) buyurdu. Demek ki, başarılı olmak, saadete kavuşmak için, kimden, ne şekilde gelirse gelsin her türlü sıkıntıya sabretmek şarttır.