Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
En kıymetli ibadet namazdır. Çünkü namaz, her gün Allahü teâlâyı hatırlatan bir zikirdir. Zikir, hatırlamak, anmak demektir. Beş vakit namaz, yalnız beş defa hatırlatmıyor. Namaza ne kadar var, bir saat var, yarım saat var, on dakika var, abdest alayım gibi düşüncelerle, Allahü teâlâ günde beş defa, fakat her birinde defalarca hatırlanmış, zikredilmiş oluyor. Böylece namaz Onu zikretmeye sebep oluyor.
Kalblerin ilacı zikirdir. Allah sevgisi, Allah’ı zikreden kalblere yerleşir. Buna da sebep namazdır. Namazın ibadetlerin en kıymetlisi olması, bundan dolayıdır. Allah’ı zikreden kalblerden dünya sevgisi çıkar. Dünya sevgisi kalbden çıkınca, Allah sevgisi kendiliğinden gelir. Dünya sevgisinin çıkması için, ya Allahü teâlânın ismini çok söylemek, Onu çok hatırlamak veya bir mürşid-i kâmili sevmek gerekir. Mürşid-i kâmil başka ülkede olsa, vefat etse de yine feyiz verir. Böyle bir mürşid-i kâmili, mesela İmam-ı Rabbânî hazretleri, Seyyid Abdülhakim Arvâsî hazretleri gibi Silsile-i aliyye büyüklerinden birini çok sevmelidir. Onları sevmek için de, kitaplarını her gün az da olsa okumalı. Okuyunca onların sevgisi kalbe yerleşir.
Nefs Allah’ın düşmanıdır. Herkesin en büyük düşmanı kendi nefsidir. Nefs-i emmare ölmemeli. Çünkü o da işe yarıyor. Nefsiyle yaptığı cihadı başarınca, meleklerden daha yüksek oluyor. Onun için nefs ölmemeli, terbiye etmeli, zayıflatmalı. Zayıflayınca, insanı aldatamaz. Nefsi zayıflatmak ibadet etmekle olur. Nefsin en büyük düşmanı ibadettir. Allahü teâlâ Müslümanları çok sevdiği için namaz kılmayı emretti. Namaz kılmak öyle bir lütf-u ilahidir ki, her namazda nefs kahrolur, zayıflar, insanın kalbini aldatamaz olur. Böylece insan nefsin şerrinden kurtulur.
İbadetlerin makbul olması için Allah için yapmak, sahih olmaları için de şartlarına uygun yapmak gerekir. Mesela namazın sahih olması için, önce, gusül ve abdestin sahih olması gerekir. Abdest bozuksa, namaz da bozuk olur. Bu yüzden, önce ibadetlerin şartlarını öğrenip, onlara uygun yapmalıdır. Makbul olması için, yani vadedilen büyük sevaba kavuşabilmek için, ihlâsla yani yalnız Allah için kılmak gerekir.