Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Herkes düşmanı dışarıda arıyor, bu yanlıştır. Dünyada insana en büyük düşman yine kendisidir. Çünkü Allahü teâlâ insanın içine öyle bir canavar, öyle bir melun, öyle bir dinsiz koymuş ki, yaratılış itibariyle, her zerresi Allah’a, Resulüne ve âhirete düşmandır. Bu, nefstir. İyilikten bir zerre nasibi yoktur. Bununla dost olmak, hubb-i fillaha ve buğd-ı fillaha aykırıdır. Hubb-i fillah demek, Allahü teâlâyı, Onun sevdiklerini yani Müslümanları Allah rızası için sevmektir. Buğd-ı fillah da, Allah’ın düşmanı olan nefsi ve onun arkadaşlarını sevmemektir. Her türlü haram, nefsin arkadaşı, gıdasıdır.
İnsanlar, dünyada kimi severse, onunla beraber haşrolacaktır. Kendi nefsinin istekleriyle yaşayan bir insan, nasıl Allahü teâlânın dostu olabilir, nasıl Allahü teâlânın rızasına kavuşabilir? (Kimi sevdiysen, kimin yolunda gittiysen şimdi de onunla beraber ol!) derler.
İşte insanın kendi kendine, neyin doğru olduğuna karar vermesi, nefsinin şerrinden korunması neredeyse imkânsızdır. İmam-ı Rabbani hazretleri, bunun çok zor olduğunu bildiriyor. İnsan ancak, din kardeşiyle beraber olmakla kurtulabilir. İnsanın nefsi, din kardeşinin yanında azıp kuduramaz, çünkü din kardeşi, hiçbir şey yapmasa bile, onun kalbindeki, hocasına karşı, Allahü teâlâya karşı olan muhabbet, bileşik kaplar usulü mutlaka bize tesir eder, yani bizi kötülükten, kötü düşünceden korur. Hele bir de din büyüklerimizden bahsedilir veya onların kitaplarından okunursa, nur üstüne nur olur. İşte rahmet budur. Ama insan tek başınayken etrafında dolanır durur. Uygun arkadaş bulmadan yola çıkmamalı. Bunun için, (Önce refik, sonra tarik) denmiştir. Yani önce yol arkadaşını seçmeli, sonra yola çıkmalı. Âhiret yolunda da salih kimselerle yola çıkmalı.
Nefsin gayesi nedir? Nefis, haram işlete işlete insanı kâfir yapar, onun nihai hedefi küfürdür. Çünkü insanı sonsuz felakete sürüklemek ister. Bununla nasıl dost olunur? Adamın biri 30-40 yıldır aynı camiye gider, ancak camiye her gidişinde (Acaba cami nerede?) diye sorar. Sonunda biri, (Amca sen bu camiyi biliyorsun, aklın da yerinde, niçin devamlı cami nerede diye soruyorsun?) der. (Evladım, nefsimin dediğini yapmamak için soruyorum. Sana sorunca, senin dediğin yere gitmiş oluyorum) der. İşte salihler, nefse uymamaya bu kadar çok dikkat ederlerdi.