Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bütün mesele imanla ölmektir. İmanla öldükten sonra, günahlar dağ kadar da olsa, kurtuluş kolay olur. Çünkü çok şefaat var. En başta Peygamber efendimiz, hem günahı çok olanlara, hem de büyük günah işleyenlere şefaat edecektir. Ondan sonra onun vârisleri şefaat edecektir. (Âlimler peygamberlerin vârisleridir)ve (Talebeleri arasında âlim, Ümmeti arasında peygamber gibidir) hadis-i şerifleri, âlimlerin ve şefaatin önemini göstermektedir.
Bir delikanlı ölür, hesabı görülür. Günahı dağ gibi, sevabı bir avuçtur. Cehenneme götürülürken, Allahü teâlâ Cebrail aleyhisselama, (Bu kuluma dört şey soracağım. Vereceği cevaba göre muamele olunacak) buyurur:
1- (O kulum dünyadayken bir Ehl-i sünnet âlimini tanıdı mı, onun sohbetinde bulundu mu?) sorusuna delikanlı, (Hayır, böyle bir şerefe kavuşamadım) der.
2- (Peki, böyle bir âlimin sofrasında bulundu mu, onunla yemek yedi mi?) sorusuna da, (Hayır) der.
3- (Onun mahallesinde oturdu mu?) sorusuna da, (Hayır) der.
4- (Böyle zatın oğlunu sevdi mi, onunla arkadaşlık etti mi?) sorusuna, delikanlı, (Evet, komşu köyde bir âlim vardı, onun oğluyla arkadaştım ve onu çok seviyordum, o da beni çok severdi) der. Bunun üzerine Allahü teâlâ buyurur ki:
(Evlada yapılan babaya yapılmış demektir. Onun evladını seven de, onun şefaatine kavuşur. O genç, âlimin şefaatine kavuşmuştur. Bütün günahlarını affettim. Onu Cennetime götürün!)
İmam-ı Rabbani hazretleri gibi büyüklerin kitaplarını, talebelerini seven de böyle olur. Çünkü bu büyükler, (Talebelerimizin hepsi bizim evlatlarımızdır)buyuruyor. Onun için bu büyüklerin, talebelerine olan sevgisi, en yakınlarına olan sevgiden daha fazladır.
Resulullah’ın bu vârislerine kavuşmak demek, kendilerine bizzat olmasa bile, kitaplarına ve onları tanıyan kimselere kavuşmak demektir. Hallac-ı Mansur, o zaman hayatta olan Silsile-i aliyye büyüklerinden Abdülhâlık Goncdevani hazretlerinin bir talebesine rastlasaydı, idamına sebep olan sözü söylemezdi. Çünkü büyükler gibi, büyüklerin talebeleri de fitneye sebep olacak iş ve sözden sakınırlar. Bir mürşid-i kâmile veya bir talebesine yahut bir kitabına rastlamayanın kurtulması çok zordur.