Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Tasavvuf talebesinin biri, arkadaşını hocasına şikâyet eder, (Onu sevmiyorum) der. Hocası ona sorar:
- Kardeşim, o arkadaş senin iman ettiğin gibi, Allahü teâlâya iman etmiyor mu? Kur’an-ı kerime, Muhammed aleyhisselama inanmıyor mu? Ehl-i sünnet itikadında değil mi? Namazını kılmıyor mu? Hocasını sevmiyor mu, onun yolunda değil mi? Yapılan hizmetlerimize katılmıyor mu?
O talebe, şikâyetçi olduğu arkadaşının bunları yaptığını söyleyince mübarek zat tekrar sorar:
- Peki, kardeşim, geriye onu sevmemek için ne sebep kaldı? Elbette sadece nefsimiz kaldı. Nefse uymazsak severiz.
Büyük zatların talebeleri, tek tek, hocalarını temsil eder. Yani hepsine hocalarına olduğu gibi hürmet etmek gerekir. Buna çok dikkat etmeli, her talebeyi hocasının evladı gibi bilmeli, duasını almaya çalışmalı. Büyükleri daha çok sevmek için önce talebelerini sevmek gerektiğini unutmamalı. Eskiden, talebelerin her biri, arkadaşının uyumasını beklerdi, uyuyunca da gidip onun ayaklarının altını öperdi. Yani aşk derecesinde birbirlerini severlerdi. Bu yoldaki arkadaşlarının kıymetini bilirlerdi.
Hocaya muhabbet, talebelerin birbirlerini sevmesiyle olur. Bir talebede bu sevgi yoksa, hocasını da, diğer büyükleri de sevmiş olamaz. Seviyor görünebilir, ama gerçekte sevgi yoktur. Seven, sevdiğinin elini sürdüğü yeri de sever. Yani bilse ki hocası buraya elini sürdü, talebe oraya âşık olur. Nitekim büyükler, (Bir mübarek zat, bir yere elini sürse, insan oraya rabıta etse, muhabbetle bağlansa, feyiz alır) buyurmuşlardır. Böyle yapmakla, o büyük zat hatırlanmış olur.
Hubb-i fillah ve buğd-ı fillah yani Allah’ın dostlarını Allah için sevmek, Allah’ın düşmanlarını da Allah için sevmemek, imanın şartıdır. Allah’ın düşmanı kim? En baş düşman nefsimizdir. Peki, Allah’ın düşmanı olan nefsi seven, onun arzularının peşinde giden, onu dinleyen, nasıl Allah’ın sevgili kulu olur? Allahü teâlâ, (Müminleri Allah için sevin!) diyor. Nefs ise, ona buna kızıyor. Allah’ın düşmanı olan nefsimizi sevindirmek için, Allah’ın dostu olan Müslümana kızılır mı, buğz edilir mi hiç? Allah korusun insanın imanı zedelenir. İnsan Allah’ın dostuna karşı vazifesini yapmayıp da, kendi nefsini severse, maazallah, bu onu Allah’a düşmanlığa sürükler.