Sual: Yazarlar tenkit edilirken aşırı gidiliyor. Her insanın hatası olur. Mesela, (Altın yüzük ve ipek erkeğe de helal diyor, dalak yemek haram diyor, düşük faize cevaz veriyor, Allah’ın özel müdahalesinden bahsediyor, Allah’ı acizlikle suçluyor, tesettürü inkâr ediyor, Hazret-i İsa’nın öldüğünü ve Miracın rüyada olduğunu söylüyor) gibi ayrıntılara giriliyor. Bütün İslami meseleler bitti de, sıra bunlara mı geldi? Böyle hatalarından dolayı bir âlimi tenkit etmek doğru mudur?
CEVAP
Bunlar ayrıntı değildir. Meşhur bir harama helal, meşhur bir mubaha haram diyen kâfir olur. Kâfir olmak bir ayrıntı mıdır?
Adam, erkeklerin altın yüzük kullanmalarının mubah olduğunu söylemiştir. Peygamber efendimiz ise, (Altın ve ipek, kadınlara helal, erkeklere haramdır) buyuruyor. (Tahavi)
Adam, dalak yemenin haram olduğunu söylüyor. Peygamber efendimiz ise, (İki kan helaldir. Bunlar, karaciğer ve dalaktır) buyuruyor. (İbni Mace)
Adam, düşük faize helal diyor. Peygamber efendimiz ise, (Faiz 73 kısımdır. En aşağısı, kişinin anası ile zina etmesi gibidir) buyuruyor. (Hakim)
Adam, (Allah özel müdahale eder) diyor. Böyle demek, Allah’ı aciz bilmek, yaratırken zorluk çektiğini bildirmek olur. Halbuki Allahü teâlâ yaratacağı bir şey için ol derse, hemen o şey oluverir. Bu konudaki birkaç âyet-i kerime meali:
(O, [Allahü teâlâ] bir şeyi yaratmak istediği vakit ona ol der, o da hemen oluverir.) [Bekara 117]
(Onun [Allahü teâlânın] ol dediği gün her şey oluverir.) [Enam 73]
(Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, ona sadece ol deriz, o da, hemen oluverir.) [Nahl 40]
(O, [Allahü teâlâ] bir şey yaratmak isteyince, ol der, hemen oluverir.) [Yasin 82]
(Dirilten de, öldüren de ancak Odur. Olmasını istediği şeye ol der, o da hemen oluverir.) [Mümin 68]
Hazret-i Meryem, (Ya Rabbi, bana bir erkek eli değmediği halde, nasıl çocuğum olur) dedi. Allahü teâlâ da, (Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece ol der; o da oluverir) buyurdu. (A.İmran 47)
Tesettürün farz olduğu, kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Teferruat diyerek inkâr eden kâfir olur.
Birçok mezhepsiz, Hazret-i İsa’nın öldüğünü söylüyor. Halbuki Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Allah’ın resulü Meryem oğlu İsa’yı öldürdük dedikleri için Yahudileri lanetledik. Onlar İsa’yı öldürmediler, asmadılar da. Öldürülen, kendilerine İsa gibi gösterildi.) [Nisa 157]
(İsrail oğullarının seni öldürmesinden ben kurtardım.) [Maide 110]
Miracı inkâr etmek, rüya demek de teferruat değildir. Kudüs’e kadar gittiği âyet-i kerime ile sabittir. İnkâr eden kâfir olur. Göklere, bilinmeyen yerlere gitmesi de hadis-i şeriflerle bildirilmiştir.
Allah aşkına söyleyin, bunların hangisi teferruattır? Farza, harama mühim değil demenin küfür olduğunu bilmeyen, küfürle günahı ayıramayana ne desek faydasızdır. Dinimiz ilme ve âlime büyük önem verir. Bize ilmi bildiren âlimlerdir. Hadis-i şerifte, (Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir) buyuruldu. (Tirmizi)
Peygamberlerin vârisleri olan âlimleri kötüleyen kimsenin imanı gider. Bir de İslam âlimi sanılan ve dinimizi içten yıkmaya çalışan dinde reformcular vardır. Mesela, mason Abduh ve çömezleri böyledir. Bunların ihanetlerini söylemek, kötülemek olmaz. Dinin emrine uymak olur. Kötüye kötü, kirliye pis demek yanlış değildir. Temize pis demek yanlıştır. Kötülerin kötülüğünü açıklamak, müslümanları onların zararından korumaya çalışmak farzdır. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Bid'atler yayıldığı, sonra gelenler, öncekilere lanet ettiği zaman, doğruyu bilenler herkese bildirsin! Doğruyu bilip de gücü yettiği halde, doğruyu bildirmeyen kimse, Allah’ın Muhammed aleyhisselama indirdiği Kur'an-ı kerimi gizlemiş olur.) [İbni Asakir]
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Neden imkanın var iken sustun, benim helal kıldığıma haram diyen kimseye niçin cevap vermedin derse Allah, ne cevap vereceğiz?
Dine saldıran bir hain için, (Bu kimsenin hiç iyi tarafı yok mu) denilmesi doğru değildir. Cenab-ı Hak, imansızların yol, köprü, cami yaptırmak gibi hiçbir ameline sevap vermiyor, Cehenneme atıyor. Bunların ihanetlerini açıklamak, kötülemek olmaz. Böyle kötü din adamları, din, iman hırsızlarıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Âlimlerin kötüsü, insanların en kötüsüdür.) [Bezzar]
Din oyuncak değildir
Sual: Mekruh ve sünnete önem vermemek neden küfür oluyor ki? Kur’ana, âyetlere bakıp mana veremez miyiz?
CEVAP
Din oyuncak değildir. Kur'an-ı kerim, Muhammed aleyhisselama, yani Peygamber efendimize inmiştir. Muhatabı odur. Her önüne gelen onu tefsir edemez.
Âyetlere mana verilebilir mi hiç? Peygamber efendimiz, (Kim Kur’ana kendi anladığı ile mana verirse, tefsir ederse kâfir olur) buyuruyor. Fıkhi hükümler fıkıh kitaplarından öğrenilir.
(Kim Peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
Bu âyetten bazı cahiller, (Sünneti yapan farz sevabı alır) diyorlar. Âyete böyle mana veren kâfir olur. Fıkıh kitaplarında diyor ki: Yemek yerken el yıkamak sünnettir. Biri gel elimizi yıkayalım, sünnettir dese, öteki de, sünnetse sünnet, yıkamasak ne olur ki? Boş ver sünneti dese kâfir olur. Ama eline tuvaletten necaset sürüp yemek yese kâfir olmaz.
Sünneti beğenmemek, Resulullahı beğenmemek olur. Allahü teâlâ Onu seçerek beğenerek göndermiştir. Onu beğenmemek onu göndereni beğenmemek olur. Yapmamak ayrı, beğenmemek ayrı. İçki içmek küfür değildir. Evet haram ama içiyorum derse kâfir olmaz. İçki içmediği halde, bir bardak içkiden ne olur diyerek haramı hafif gören kâfir olur.
Mekruh da öyledir. Mekruh denilen şeyleri de Resulullah efendimiz yasak etmiştir. Onun yasaklarını beğenmemek küfürdür. Beğenip de yapmamak küfür olmaz.