Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Eshab-ı kiramdan Hazret-i Dıhye, Resulullah’ın İslam’a davet eden mektubunu Şam’daki Rum kayseri Herakliyüs’e getirdi. Herakliyüs, bir gün önce, Mekke’den Şam’a gelen ve henüz Müslüman olmamış olan Ebu Süfyan’ı sarayına çağırıp sordu:
— Medine’de birinin peygamberlik iddia ettiğini işittim. Bu zat, şehrin ileri gelenlerinden midir?
— Hayır, değildir, öksüz ve yetim biridir.
— Ondan önce, başkası da böyle iddiada bulundu mu?
— Hayır, böyle bir iddiada bulunan olmadı.
— Dedeleri arasında, melik ve emîr olanlar var mıdır?
— Hayır, yoktur.
— Kendisine tâbi olanlar zengin midir, fakir ve âciz kimseler midir?
— Genelde fakir ve aciz kimselerdir.
— Çalışmaları ilerliyor mu? Sayıları artıyor mu?
— Evet, sayıları artıyor.
— Savaşlarında galip oluyor mu?
— Evet, galip oluyor.
— Dinine girdikten sonra ayrılanlar oluyor mu?
— Ölüyorlar da dinlerinden ayrılmıyorlar.
— Sözünde durmadığı, yalan söylediği oluyor mu?
— Hayır. Hiç yalan söylemediği için kendisine Muhammed-ül-emin denirdi, fakat şimdi peygamberim diye yalan söylüyor. Bir de bir gecede Kudüs’e ve göklere gidip geldiği yalanını söyledi.
— Bu sözlerinin hepsi, Onun gerçek peygamber olduğunu gösteriyor.
Herakliyüs, mektupta bildirilenlere iman ettiğini hazret-i Dıhye’ye bildirdi. (Fakat iman ettiğimi millete bildirmekten korkuyorum. Bu mektubu falanca rahibe götür. O, çok şey bilir. Onun da iman edeceğini sanıyorum) dedi. Rahip, Resulullah’tan gelen mektubu okuyunca, hemen iman etti. Oradakilere de iman etmelerini söyleyince kendisini öldürdüler. Hazret-i Dıhye, Herakliyüs’e gelip olanları bildirince, (Beni de öldüreceklerini bildiğim için, iman ettiğimi açıklamadım) dedi. Resulullah’a mektup gönderip iman ettiğini bildirdi. Resulullah’a Herakliyüs’ün mektubu gelince, (Yalan söylüyor. Hristiyanlıktan ayrılmadı!) buyurdu.
Herakliyüs, daha sonra ileri gelenleri toplayıp, mektubu okuttu. Kendisinin Medine’de çıkan peygambere iman ettiğini açıkladı. Hepsi karşı çıkınca, onlardan özür diledi. (Maksadım, dinimize olan bağlılığınızın kuvvetini anlamaktı) dedi. Bu sözü işitince, hepsi kendisine secde ettiler, razı olduklarını bildirdiler. Saltanatını kaçırmamak için, küfrü imana tercih etti. Müslümanlarla savaşmak için, Mute denilen yere ordu gönderdi. Burada çok Müslüman şehit edildi.