Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde Eshab-ı kiram için, (Allah onların hepsine de Cenneti vaat etti. Allah, onlardan razıdır, onlar da Allah’tan razıdır) buyuruyor. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Eshab-ı kiramı sevmek, insanlar içinden beğenilmiş, seçilmiş olan bu çok kıymetli zatların hayatlarına imrenip onlar gibi olmaya özenmek, Allahü teâlânın en büyük nimetidir. Hadis-i şerifte, (Kişi sevdiği ile beraberdir) buyurulduğundan, onları sevenler, Cennette onlar ile beraberdir.)
Peygamber efendimiz sohbete başladıkları zaman, Eshab-ı kiram sohbet sonuna kadar, saygısızlık olmasın diye oldukları şekilde kalırlardı. Mesela birinin eli başı hizasında ise öyle kalırdı. Kuşlar cansız şeylerin üzerine kondukları gibi, onların üzerine de konarlardı. O kadar edebliydiler ki, Resulullah efendimiz onlara bir şey sorsa, mesela (Ey Eshabım, müflis kimdir?) veya (Bugün günlerden nedir?) diye sorsa, (Allah’ın Resulü daha iyi bilir) derlerdi. Yani (Sen bilmiyorsun, biz sana öğretelim) şeklinde anlaşılmasın diye, Allah Resulüne bir şey öğretmiş durumuna düşmemek için, böyle cevap verirlerdi.
Bir gün de Eshab-ı kiramdan beş altı kişi oturmuş, sohbet ediyorlardı. Peygamber efendimiz teşrif etti. Hazret-i Abbas da o konuşanların arasındaydı. Peygamber efendimiz biraz dinledikten sonra, (Amcacığım, benden kaç yaş büyüksün?) diye sordu. Hazret-i Abbas, (Yâ Resulallah, sizden üç yaş eskiyim) dedi. Edebsizlik olmasın diye, (Üç yaş büyüğüm) demedi.
Bir gün Peygamber efendimiz, Eshab-ı kiramdan birine ceza verdi, (Onu hapsettim) buyurdu. Ona gidip, (Biraz önce Resulullah senin için, (Onu hapsettim) buyurdu) dediler. Yolda bunu duyunca olduğu gibi kaldı. Bir ayağı arkadaydı, diğer ayağının yanına koymadı, öyle kaldı. (Resulullah seni hapsetti ama sokağın ortasında değil, odaya hapsetti) dediklerinde, (Ben bu emri burada aldım. Bundan sonra atacağım her adım, emre muhalefet olur. Ölünceye kadar buradayım) cevabını verdi. Yerinden kıpırdatamadılar. Peygamber efendimize gelip, (Yâ Resulallah, ona hapis cezası verdiğinizi söyledik, fakat o bunu duyar duymaz, adımını attığı yerde kaldı, bir adım daha atmadı. Güneşin altında ortada öylece bekliyor) diye arz ettiler. Peygamber efendimiz sebebini sorunca, (Bundan sonra atacağı her adımın, size muhalefet olacağını söylüyor) dediler. Bunun üzerine Peygamber efendimiz, (Ben de onu affettim) buyurdu. İşte Eshab-ı kiram, Resulullah’ın her emrine böyle hassasiyet gösterirler, her zaman edebe riayet ederlerdi.