Reformcu yazar diyor ki:
(Osmanlı döneminde uygulanan haremlik selamlığın dinde yeri olmadığı, Nur suresinin 61. âyetinde bildiriliyor. Yabancı kadınlarla birlikte oturmanın, onlarla yemek yemenin hiç mahzuru yoktur. Bu, Müslümanların geleneklere uymalarından, bağnazlıklarından ileri gelmektedir.)
CEVAP
Yine gelenek adı altında dinimize dil uzatıyor. O âyet-i kerimenin kadın erkek karışık oturmakla ve onlarla yemek yemekle hiç asla alakası yoktur. Konu tamamen farklıdır. Önce bu âyet-i kerimenin dipnotlardaki açıklamasıyla beraber mealine bakalım:
(Kör için bir harac [darlık, güçlük, günah, sorumluluk] yoktur. Topal için bir harac yoktur. Hasta için harac yoktur. (1) Evlerinizde (2) veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya [kâhyalığını yaptığınız veya koruduğunuz evin] anahtarları elinde olan evlerde (3) yahut dostlarınızın evlerinde (4) izinsiz yemek yemenizde bir harac yoktur. (5) Bir arada veya ayrı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. (6) Evlere girdiğiniz zaman, kendinize, ehlinize Allah katından bereket, esenlik ve güzellik dileyerek selam verin! (7) Allah size âyetleri [hükümleri], düşünesiniz diye böylece açıklar.) [Nur 61]
---------------------------------------
(1) Saîd bin el-Müseyyeb hazretleri buyuruyor ki:
Müslümanlar savaşa çıkarken evlerinin anahtarlarını [savaşa gidemeyen] körlere, hastalara, topallara, bir de akrabalarına teslim ederler ve onların da teslim ve emanet ettikleri o evlerden yiyip içmelerine izin verirlerdi, fakat onlar, bu kendileri için günah olur diye korkarlardı. Bu âyetin iniş sebebi budur. (Medârik)
Peygamber efendimizden önce Araplar, Medine’deki çeşitli hastalıklı kimselerle birlikte yemek yemezlerdi. Bazıları, körün eli rastgele yerlere değdiğinden, topalın biçimsiz oturuşundan, hasta pis koktuğundan ve rahatsızlığından dolayı, onlarla yemek yemeye tiksinirlerdi. Ancak bu, cehalet ve kibir alametidir. İşte bu âyet-i kerime, bu hususta uyarıcı olarak inmiştir. İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki:
Böyle özür sahipleri, insanlarla birlikte yemek yemekten çekinirlerdi. İşte bu âyet-i kerime onlarla yemek yemeyi mubah kılmıştır. (Kurtubi tefsiri)
(2) Eş ve evlatlarınızın evlerinde yemenizde günah yoktur. (Medârik, Celâleyn)
(3) İbni Abbas hazretleri anlatır:
Anahtara malik olmak demek, onun çiftliğinde hayvanlarının muhafızlığını yapmak demektir. Bu suretle hizmet eden kimse, çiftliğin hasılatından yer, hayvanların sütünden içer. Ancak evine götüremez veya kendisi için biriktiremez. Bazı âlimler de diyor ki: O evlerden maksat, kölelerin evleridir. Efendisi o evlerden yemek hakkına sahiptir. Çünkü köle de, kölenin kazancı da efendisinindir. (Medârik)
(4) Yine İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki:
Bu âyet-i kerime, Hâris bin Amr radıyallahü anh hakkında inmiştir. Savaşa giderken Mâlik bin Zeyd’i evine vekil bırakmıştı. Dönüşte bu zatı çok zayıflamış görünce sebebini sordu. O, (İzinsiz evinizden yiyip içmek günah diye yemedim ve zayıfladım) dedi. Bu âyet-i kerime inip, yenince memnun olacağı bilinen dostların evinde yemek yemenin günah olmadığı bildirildi. (Hazin)
[Bunun yabancı kadınlarla birlikte yemekle ne alakası var?]
(5) Zikredilen bu evlerden, sahipleri orada olmasa da, rızaları olduğu için yiyip içmekte sakınca yoktur. (Celâleyn)
(6) Yenmesine izin verilen evlerde yemekler, tek başına veya yiyip içme hakkına sahip kimselerle yenebilir. İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki:
Dost bağı, akrabalık bağından daha sıkıdır. (Sizin topluca veya ayrı ayrı yemenizde de vebal yoktur) âyeti, Leys bin Bekroğulları hakkında inmiştir. Onlar, tek başına yemek yemez, yemek yiyecek birini buluncaya kadar günlerce aç beklerlerdi. İbni Atiyye de buyuruyor ki: Bu uygulama, İbrahim aleyhisselamdan miras kalmıştı. O da tek başına yemek yemez, misafirleri tercih ederdi. Kimi Araplar, yalnız bir şey yemez misafiriyle yemek yerdi. Bu âyet-i kerime yemek yeme sünnetini açıklamak üzere indi. Haram kabul ettikleri tek başına yemek yemeyi mubah kıldı. Çünkü Araplar böyle faziletli bir iş yapalım derken, aşırıya kaçmışlardı. (Kurtubi)
[Bunun haremlik selamlıkla, yabancı kadınlarla birlikte yemekle hiçbir alakası yoktur. Bu âyetin yabancı kadınlarla yemek yemeyi emrettiğini söylemek art niyetten kaynaklanıyor. Tek kelime kadından bahsedilmiyor.]
(7) Sizden olan ev halkına selâm verin deniyor. Katâde hazretleri buyuruyor ki:
Evine girdiğin zaman ailene selâm ver. Eğer evde kimse yoksa, (Esselamü aleyna ve alâ ibâdillâhis sâlihîn. Esselamü alâ ehli beytî ve rahmetullahi ve berakâtüh) de, selamını melekler alır. İbni Abbas hazretleri mescitlere girilince de, (Esselamü aleyna ve alâ ibâdillâhis sâlihîn) denilmesini bildirmiştir. (Medârik, Celâleyn, Hâzin)
Feminist reformcu, (Dinde haremlik selamlık yoktur, kadın erkek beraber oturabilir, her konuda konuşabilir, hâl ve hatır sorabilir, yemek yiyebilir, tokalaşabilir) diyor.
CEVAP
Her birinin dine aykırı olduğunu, Kadınlara bakmak, Tokalaşmak ve Kadınlarla konuşmak başlıkları altında açıklayalım:
Kadınlara bakmak
Kadınlara bir ihtiyaç olmadan veya şehvetle bakmak günahtır. Bir âyet-i kerime meali:
(Ey Resulüm, erkek müminlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramlardan korusunlar! İmanı olan kadınlara da söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar!) [Nur 30]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Yabancı kadını görünce, yüzünüzü ondan ayırın! Ansızın görmek günah olmazsa da, tekrar bakmak günah olur.) [Ebu Davud, Darimi]
(Erkeğin kadına, kadının da erkeğe [şehvetle] bakması haramdır.) [Taberani]
(Yabancı kadını görüp, azab-ı ilahiden korkarak, başını ondan çevirene Allahü teâlâ ibadetin tadını duyurur.) [Hakim]
(Harama bakmak, şeytanın zehirli okudur. Allahü teâlâdan korkup yabancı kadına bakmayana, zevkli bir iman nasip olur.) [Ramuz]
(Yabancı kadına şehvetle bakanın gözleri ateşle doldurulup, Cehenneme atılır, onunla toka edenin kolları ensesinden bağlanıp, Cehenneme sokulur, lüzumsuz ve şehvetle konuşan, her kelimesi için, bin yıl Cehennemde kalır.) [R. Nasıhin]
(Bir yabancı kadın görüp de, Allah’tan korkarak, başını ondan çevirene, Allahü teâlâ, ibadetlerin tadını duyurur.) [Ebu Davud, İ. Ahmed, Hâkim]
(Avret yerini açana, başkasının avret yerine bakana Allah lanet etsin!) [Beyheki]
(Buluğa eren kız, yüz ve elinden başka yerini namahreme gösteremez.) [Ebu Davud]
(Şarkıcı kadının aldığı para haram olduğu gibi, onu dinlemek ve yüzüne bakmak da haramdır.) [Taberani]
(Gözün zinası harama [namahreme] bakmak, dilin zinası fuhuş konuşmaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud]
(Bir kadın koku sürünüp dışarı çıkar ve kokusunu duyurmak için bir topluluğun yanından geçerse, ona bakana da, kendisine de zina günahı [göz zinası] yüklenir.) [Nesai]
(Bir kadın, güzel kokular sürünüp, göz alıcı güzel elbiseler giyerek, bir topluluğun yanından geçerse, zina işlemiş gibi günaha girer.) [İbni Hibban]
(Kadına, şehvetle bakanın gözlerine erimiş kurşun dökülüp Cehenneme atılır.) [M. Enhür]
Kadınların da, erkeklere ihtiyaçsız bakmaları mekruhtur. Kadınların saçları da avrettir. Avret yerine bir zaruret olmadan şehvetsiz de bakmak haramdır.
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Kadınların, kızların, başı, saçı, kolları, bacakları açık olarak sokağa çıkmaları haram olduğu gibi, ince, süslü, dar, hoş kokulu elbise ile çıkmaları da haramdır. Böyle çıkmalarına izin veren, razı olan ana babası, kocası veya kardeşi de, onun günahına ve azabına ortak olurlar. (Kimya-i saadet)
Erkeklere ziynetini gösteren kadınlara, mesela altın, inci gibi şeyleri örtüsünün üstüne takan, koku süren, renkli ve ipek kumaş örtünmüş olan, kol ağızları geniş olup kolları görünen ve bunlar gibi kendilerini erkeklere gösteren kadınlara Allahü teâlâ dünyada ve ahirette azap edecektir. (Zevacir-İbni Hacer-i Mekki)
Tesettüre riayet etmemek ve ziynetlerini göstermek gibi günahlar, kadınlarda çok olduğu için, Resulullah efendimiz, (Mirac gecesi Cehennemi gösterdiler, çoğunun kadın olduğunu gördüm) buyurdu. (Tirmizi)
Kadınlarla tokalaşmak
Bir erkeğin bir kadınla tokalaşması, zaruretsiz konuşması, bir odada yalnız kalmaları haramdır. Peygamber efendimiz hiçbir kadınla tokalaşmamıştır. Bir hadis-i şerif meali:
(Elbette ben, kadınlarla tokalaşmam.) [Nesai, İbni Mace, Taberani]
Yine hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kişinin başına demirden bir şişin batırılması, nikâh düşen bir kadına dokunmasından daha hafif kalır.) [Taberani, Beyheki]
(Yabancı kadınla kucaklaşan, şeytanla beraber zincire vurulup ateşe atılır.) [Şir’a]
(Kadınlarla bir arada yalnız kalmaktan sakının! Allah’a yemin ederim ki, bir kişi bir kadınla yalnız kalınca, aralarına şeytan girer. Bir kimsenin çamurlu bir domuzla sıkışmış durumda olması, o kimse için kendine helal olmayan bir kadına dokunmasından daha hafiftir.) [Taberani]
(Yabancı kadına şehvetle bakmak göz zinasıdır, onu tutmak el zinasıdır, ona gitmek ise ayakların zinasıdır.) [R. Nasıhin]
(Gözler zina eder, eller zina eder, ayaklar zina eder, ferc zina eder.) [İ. Ahmed, Taberani]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah, erkeklerle müsafeha ederek sözleştikten sonra, kadınlarla da sözleşme yaptı. Kadınların biati yalnız söz ile oldu. Mübarek eli kadınların eline dokunmadı. (3/41)
Tibyan’da Mümtehine suresinin 12. âyetinin açıklamasında deniyor ki:
Peygamber efendimiz, kendisi ile biat edilirken hiçbir yabancı [namahrem] kadınla müsafeha yapmamıştır. Hazret-i Âişe validemiz de buyurdu ki:
(Peygamber efendimizin kadınlarla biati söz ile idi. Onun eli, hiçbir yabancı kadının eline değmemiştir.) [Buhari, Müslim]
Kadınlarla konuşmak
Kadınlar zaruret olmadıkça namahrem erkeklerle konuşamaz. Ramuz’un 469. sayfasında yazılı ilk hadis-i şerifin meali şöyledir:
(Ey kadınlar, ancak mahreminiz olan erkeklerle konuşun, mahreminiz olmayanlarla konuşmayın!) [İbni Said]
Kadınların, Kur’an-ı kerim, mevlid, ilahi okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları haramdır. (Tergib-üs-salât, Hadika)
Hoparlör, radyo ve TV ile duyurmaları ise mekruh olur. (Seadet-i Ebediyye)