Sual: (Midye ve ıstakoz yemeye günah demek, âdet ve göreneklerle ilgilidir. Deniz kıyılarında oturanlar, kültürlerinde olduğu için rahatlıkla yiyorlar, ancak denizden uzak yerlerde yaşayanlar bu kültürden yoksundur. Denizden çıkan her şeyin temiz olduğu yönünde bir de hadis olduğu için, midyenin haram olduğu söylenemez. Kur’anda da midye konusunda kesin bir hüküm olmadığı için rahatça yenebilir) deniyor. Bu görüşe ne denir?
CEVAP
Bu görüş birkaç bakımdan yanlıştır:
Birincisi, dinimizde tek delil Kur’an değildir. Hadis-i şeriflerle bildirilen hükümler de vardır. İki âyet-i kerime meali:
(Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) [Haşr 7]
(O Peygamber, güzel şeyleri helâl, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157]
İşte müctehid âlimler, Kur’an-ı kerimin emrine uyarak, Resulullah efendimizin bu konudaki hadis-i şeriflerine de bakmışlardır. Kur’an-ı kerimde, köpek, fare ve yılan etinin haram olduğu bildirilmiyor diye, bunları yemek caiz olur mu? Bunların haram oldukları hadis-i şeriflerle bildirilmiştir.
İkincisi, müctehid olmayanların hadis-i şeriflere göre de amel etmeleri caiz olmaz. Mezhebinin bildirdiği hükme uyması vacib olur. (Denizin hayvanları helâldir) mealindeki hadis-i şerifi, Hanefî âlimleri, balık ve balık şeklinde olanlar hariç, deniz haşeratlarının yenmesinin caiz olmadığı şeklinde anlamışlardır. Hanefî olup da, mezhebinin hükmüne uymayan, mezhebinin hükümlerini beğenmeyen kimse, (Benim mezhebim var) dese de, mezhepsizdir.
Netice: Midye ve ıstakoz gibi deniz haşeratının yenmemesinin gelenekle, kültürle, hayat tarzıyla hiçbir ilgisi yoktur. Hanefî mezhebinde olan Müslümanların, deniz kenarında da yaşasalar, balık şeklinde olmayan yengeç, midye, istiridye, ıstakoz, kerevit, karides gibi deniz haşeratını yemeleri caiz değildir.