Sual: Muhammed Masum hazretlerinin 147. Mektubunun özelliği ne de, bunun okunması önemle tavsiye ediliyor?
CEVAP
Mektubun tamamı aşağıya çıkarılmıştır:
Allahü teâlâ, sizi ve bizi, habibi, sevgilisi ve Peygamberlerin en üstünü Muhammed aleyhisselama tâbi olmakla şereflendirsin! Ey merhametli kardeşim! Dünya hayatı çok kısadır. Ebedi olan âhiret hayatında, dünyada yaptıklarımızın karşılıklarını göreceğiz. Bu dünyada en mesut kimse, kısa ömründe, Âhirete yarayacak işleri yapan, uzun olan Âhiret yolculuğuna hazırlanan kimsedir. Allahü teâlâ, size insanların ihtiyaçlarını karşılayacak, onları adalete ve rahata kavuşturacak bir makam, bir vazife ihsan etmiştir. Bu büyük nimete çok şükrediniz! Buna şükretmek, Allahü teâlânın kullarının ihtiyaçlarını karşılamakla olur. Kullara hizmet etmeniz dünya ve Âhiret derecelerine kavuşmanıza sebep olacaktır. Bunun için, Allahü teâlânın kullarına iyilik etmeye, güler yüz, tatlı dil ve güzel huyla onlara kolaylık göstermeye çalışınız! Bu çalışmanız, Allahü teâlânın rızasını kazanmanıza ve âhirette yüksek derecelere kavuşmanıza sebep olacaktır. Hadis-i şerifte, (İnsanlar Allahü teâlânın ıyalidir, kullarıdır. Kullarına iyilik edenleri çok sever) buyuruldu. Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamanın ve onları sevindirmenin, güzel huylu, yumuşak ve sabırlı olmanın faziletini ve sevablarını bildiren hadis-i şerifler çoktur. Bunlardan birkaçını yazıyorum:
(Müslüman, müslümanın kardeşidir, ona zulüm etmez, onu sıkıntıda bırakmaz. Kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Kardeşinin sıkıntısını giderenin, Allahü teâlâ kıyamette sıkıntısını giderir. Bir müslümanı sevindireni, Allahü teâlâ kıyamette sevindirir.)
(Din kardeşine yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır.)
(Allahü teâlâ, bazı kullarını insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yaratmıştır. Dertli olanlar, bunlara sığınırlar. Bunlar kıyamet gününün azabından emindirler.)
(Allahü teâlâ, bazı kullarına çok nimetler vermiş, bunları dertli kullarına derman için sebep yapmıştır. Bu nimetleri muhtaç olanlara vermezlerse, ellerinden alıp, başkalarına verir.)
(Din kardeşinin ihtiyacını karşılayana, on sene itikâf sevabı verilir. Allah rızası için bir gün itikâf edenle Cehennem ateşi arasında üç hendek uzaklık vardır. İki hendek arası, doğu ile batı arası gibi uzaktır.)
(Bir din kardeşinin ihtiyacını karşılayan kimseye Allahü teâlâ, yetmiş beş bin melek gönderir. Sabahtan akşama kadar onun için dua ederler. Akşam ise, sabaha kadar dua ederler. Her adımı için bir günahı affolur ve bir derece yükseltilir.)
(Bir mümin kardeşinin ihtiyacını karşılamak için giden kimseye, her adımı için yetmiş sevab verilir ve yetmiş günahı affolunur. Onu sıkıntıdan kurtarınca, anadan doğmuş gibi günahlarından kurtarılır. Bu yardımı yaparken ölürse, hesapsız olarak Cennete girer.)
(Bir din kardeşinin sıkıntısını gidermek için, onunla devlet kapısına giderse, sırat köprüsünü ayağı kaymadan geçenlerden olur.)
(Amellerin, ibadetlerin en kıymetlisi, bir mümini sevindirmek veya elbise vermek yahut açsa doyurmak veyahut herhangi bir ihtiyacını karşılamaktır.)
(Farzlardan sonra, amellerin en kıymetlisi, bir müslümanı sevindirmektir.)
(Bir kimse, mümin kardeşini sevindirince, Allahü teâlâ bir melek yaratır. O kimse ölünceye kadar bu melek hep ibadet eder. Ölüp kabre konunca, yanına gelerek, beni tanıyor musun der. Hayır, sen kimsin deyince, “Bir müslümana vermiş olduğun sevincim. Bu gün seni sevindirmek ve sual meleklerine cevap verirken yardımcı olmak ve cevaplarına şehadet etmek için, şimdi sana gönderildim. Kabirde ve kıyamette sana şefaat edeceğim. Sana Cennetteki makamını göstereceğim” der.)
(Müminlerden imanı kâmil olanı, huyu güzel ve hanımına karşı yumuşak olandır.)
(Bir kul, güzel ahlakı sebebiyle âhirette yüksek derecelere kavuşur ve ibadetlerine kat kat fazla sevab verilir. Kötü huy, insanı Cehennemin derin tabakalarına sürükler.)
(İbadetlerin en kolayı ve en hafifi, az konuşmak ve güzel huylu olmaktır.)
(Haklı olduğu halde dahi, münakaşa etmeyen kimseye, Cennetin kenarında bir köşk verilecektir. Şaka olarak da, yalan söylemeyene, Cennetin ortasında bir köşk verilecektir. Güzel huylu olana, Cennetin en yüksek yerinde bir köşk verilecektir.)
(Güzel huy, ılık suyun buzu erittiği gibi, günahları eritir. Kötü huy, sirkenin balı bozduğu gibi, ibadetleri bozar.)
(Allahü teâlâ refiktir. Her işinde yumuşak huylu olanı sever.)
(Allahü teâlâ yumuşak huyu sever, böyle kimseye hep yardım eder. Aksine, sert kimseye yardım etmez.)
(Cehenneme girmeyecek olan, Cehennem ateşinin yakmayacağı kimse, yumuşak huylu olan ve herkese kolaylık gösterendir.)
(Allahü teâlâ, acele etmeyeni sever. Acele şeytandandır. Allahü teâlâ, hilmi, yani yumuşak huyu sever.)
(Yumuşak huylu olan, gündüzleri oruç tutan, geceleri namaz kılan kimsenin derecesine kavuşacaktır.)
(Kızınca, yumuşak davrananı Allahü teâlâ çok sever.)
(Sert olana karşı yumuşak davrananı ve zulüm yapanı affedeni ve kendisini mahrum bırakana ihsan edeni ve kendisini aramayanı ziyaret edeni, Allahü teâlâ yüksek derecelere kavuşturacak ve Cennette köşkler ihsan edecektir.)
(Kahraman, güreşte, yarışta kazanan değil, kızınca, nefsine hâkim olandır.)
(Güler yüzle selam verene sadaka sevabı verilir.)
(Din kardeşini güler yüzle karşılamak ve emr-i maruf ve nehy-i anil-münker yapmak ve din bilgileri unutulduğu, sapıklığın, dinsizliğin yayıldığı zamanda, bir kimseyi bunlardan kurtarmak ve yollardan, meydanlardan taş, diken, kemik ve çöpleri kaldırmak ve susuz kalanın su kabını doldurmak, hep sadakadır.)
(Cennette, dışarıdan içerisi ve içerden dışarısı görülen köşkler vardır. Bunlar, tatlı sözlü olanlara, açları doyuranlara ve herkes uykudayken namaz kılanlara verilecektir.)
Bir kimse, Resulullahın karşısına gelip, Allahü teâlânın çok sevdiği amel nedir diye sorunca, (Güzel huylu olmaktır) buyurdu. Sağ tarafından gelip, tekrar sorunca, (Güzel huylu olmaktır) buyurdu. Sol tarafından gelip sorunca, yine (Güzel huylu olmaktır) buyurdu. Sonra, dolaşıp arkadan sorunca, Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” mübarek yüzünü buna çevirip, (Niçin anlamıyorsun? Güzel huy, elden geldiği kadar kızmamak demektir) buyurdu.
Çok kimsenin Cennete girmesine sebep olan şey nedir denildiğinde, (Takva, yani haramlardan sakınmak ve güzel huylu olmaktır) buyuruldu. Çok kimsenin Cehenneme girmesine sebep olan şey nedir denildiğinde de, (Dili ve fercidir) buyuruldu. Ferc, tenasül uzvudur.
Hadis-i kudside de buyuruldu ki:
(Bütün dinler içinde, bu dini seçtim. Bu din, cömertlikle ve güzel huyla tamam olur. Bu dini, her gün, bu ikisiyle tamamlayınız!)
Bu hadis-i şerifler, Tergib ve Terhib isimli hadis kitabından alınmıştır. Allahü teâlâ, hepimize bu hadis-i şeriflere uymak nasip eylesin! Hali, hareketleri bunlara uyan kimse, Allahü teâlâya, çok şükretsin. Hali uymayan da, bu hadis-i şeriflere uymak için, Allahü teâlâya yalvarsın! Hali uygun olmayanın kusurunu anlaması da, büyük bir nimettir. Kusurlu olduğunu anlamayan, bunun için üzülmeyenin dininin, imanının zayıf olduğu anlaşılır.