1- Cünüp iken hanımla beraber olmak günah değildir, caizdir. Abdestli olmak iyi olur.
2- Tuvalette gusletmekte mahzur yoktur. Banyoya sağ ayakla girilir.
3- Şafii’de, abdest alırken tertip farzdır. Cünüp bir Şafii, gusle niyet ederek denize girip çıksa, bu haliyle namaz kılabilir; çünkü gusülde vücut tek organ sayılır.
4- Gusülde, avret yerleri kapalı iken, kıbleye dönmek mekruh değildir.
5- Gusletmeden, namaz vaktini geçirmemek şartıyla uyunabilir.
6- İnsan bir gecede iki kere ihtilam olsa, hatta on kere de cünüp olsa, hepsi için bir kere gusül yeterlidir.
7- Gece cünüp olan uyanınca, sabah namazının vaktinin çıkmasına çok az bir vakit olduğunu görse, günaha girmemek için hemen gusletmeye çalışır, isterse vakit çıksın, yetiştiremesin. Nasıl olsa yetiştiremem diye güneşin doğmasını beklemek uygun olmaz.
8- Kadınlar guslederken, ön ve arkaya parmak sokarak temizlemeleri gerekmez. Böyle uydurma şeylerin aslı yoktur. Vücudun içinde, zaten necaset vardır. Görünmeyen yerler değil, sadece görünen kısımlar yıkanır.
9- Tüp bebek suretiyle çocuk sahibi olmak isteyince, şırıngayla döllenmiş yumurta rahme konunca kadın gebe kalırsa gusletmesi gerekir. Fercden başka yerine sürtmekle çıkan erkek menisi, rahme girse, kadın gusletmez. Bu suretle hamile kalsa, gusleder ve o günden beri kıldığı namazları kaza eder.
Suda boğulmak
Sual: Cünüpken denize veya göle atlayıp boğulan kimse, cünüp mü ölmüş olur?
CEVAP
Hayır, abdestli ölmüş olur. Suya girince her yerine su değip, ağzına burnuna su gireceği için gusletmiş olur. İmanı varsa şehit olarak da ölmüş olur.
Banyoya girerken
Sual: Banyomuzda klozet var. Banyoya girerken sağ ayakla mı, yoksa sol ayakla mı girmek gerekir?
CEVAP
Banyo yapmak maksadıyla girince, sağ ayakla, klozet için girilince, sol ayakla girilir. Çıkarken tersine yapılır.
Çıplak yıkanmamalı
Sual: (Banyoda çıplak yıkanmak mekruhtur) deniyor. Ne yaparsak mekruhluktan kurtulmuş oluruz?
CEVAP
Göbekle diz arasını örten bir peştamalla yıkanmalı. Peştamal bulunmazsa, haşema kullanmalı. Haşema tez kuruduğu için çok kullanışlıdır. Haşema da bulunmazsa, Hanbelî mezhebini taklit ederek sadece ön ve arka edep yerlerini örten bir şortla yıkanmalı. Peştamal veya haşema varken Hanbelî mezhebi taklit edilerek böyle şortla yıkanılmaz. Her ikisi de yoksa, o zaman taklit edilir. Mezhep taklidi bir ihtiyaç varsa yapılır. İhtiyaçsız yapılmaz.
Cünüp, göle düşse
Sual: Cünüp, denize veya göle düşse yahut kendi girip çıksa, gusletmiş olur mu?
CEVAP
Havuza, göle, ırmağa, denize girip çıkan veya yağmurda ıslanan cünüp, ağzını ve burnunu da yıkarsa gusletmiş olur. Denize başını daldırdığı hâlde ağzına su girmemişse, çıkınca, su içerse gusletmiş olur. Yani, su içmekle ağzı yıkanmış olur. Ama cünüpken, ağzı yıkamadan su içmek mekruhtur. (S. Ebediyye)
Göle düşen cünüp, uzuvlarını hareket ettirip su içinde biraz beklerse, guslün sünnetleri de yerine gelmiş olur.
Hanefî'de niyet farz olmadığı için göle, denize düşenin ağzına ve burnuna da su girmişse gusletmiş oluyor. Şâfiî'de ise, eğer suya düşerken ve su içinde gusle niyet ederse guslü sahih olur. Mâlikî'de ise, hem niyet etmesi, hem de vücudu yaşken delk etmesi yani ovması gerekir.
Cünüp, kovaya el soksa
Sual: Cünüp kimse, abdest almadan kovadaki suya elini soksa su müstamel hâle gelir mi?
CEVAP
Hayır, müstamel hâle gelmez. Hattâ tas yerine eliyle suyu alıp abdest alsa yine kovadaki su müstamel olmaz. Hamamın kurnasından da aynı şekilde eliyle su alıp abdest alsa, yine kurnadaki su müstamel olmaz. Bu su ile abdest ve gusül alınabilir. (Seadet-i Ebediyye)
Gusülde dua okumak
Sual: (Guslederken abdest duaları okunur, kıbleye dönmekte de mahzuru olmaz) deniyor. Avret yerlerimiz açıkken bunları yapmak uygun olur mu?
CEVAP
S. Ebediyye’de deniyor ki: (Guslün sünnetleri ve müstehabları, abdestin sünnetleri ve müstehabları gibidir. Yalnız gusülde, tertip yani sırayla yıkamak, sünnet değildir. Gusülde kıbleye dönülmez ve dua okunmaz. Sadece besmele çekilir ve kelime-i şehadet söylenir.)
Eğer göbekle diz arasını örten peştamal, haşama gibi bir örtü varsa, o zaman kıbleye de dönmekte mahzur yoktur. (Redd-ül muhtar)
Avret yeri kapalı olanın, dua okumasında da mahzur olmaz. Cünüp değilse, avret yeri kapalı olarak Kur’an bile okuyabilir. Fakat kendi avret yeri açıkken ve avret yeri açık olanlar yanında Kur’an-ı kerim okumak mekruhtur.
Gusülden önce dişleri fırçalamak
Sual: Yemek yedikten sonra, dişlerin arasında kalan yemek artığı gusle mâni olduğuna göre, gusülden önce dişleri fırçalamak farz mıdır?
CEVAP
Hayır, gusülden önce dişleri fırçalamak gerekmez. Çünkü yemek artıklarının altına su geçer. Günlerce diş temizlenmeyip yemek artıkları hamurlaşır ve kuruyup altına su geçirmezse o zaman gusle mâni olur.
Denize giren gusletmiş olur
Sual: Cünüp bir kimse, denize veya göle düşse, uyurken sel veya yağmur altında kalsa, ağzı burnu dâhil her yeri ıslansa, gusletmiş yani cünüplükten temiz oluyormuş. Bu doğru mudur? Niyet etmek gerekmiyor mu?
CEVAP
Evet, doğrudur. Niyet etmek Hanefî'de şart değildir. Fıkıh kitaplarında deniyor ki:
Cünüp kimse, bir akarsuya veya büyük havuza serinlemek için girse yahut yağmur altında kalıp bütün uzuvları ıslanmış olsa, cünüplükten çıkar, temiz olur. Zira maksat, yıkanmış olmaktır. Maksadın hâsıl olmasında, kasıtlı veya kasıtsız yapılması arasında bir fark yoktur. (Halebî-yi sagir)
Yağmur altında kalan veya bir ırmağa düşen kimsenin, bütün vücudu ıslanırsa, abdesti de, guslü de sahih olur. Eğer ağzı ve burnu ıslanmamışsa sadece, ağzına ve burnuna su vermesi kâfi gelir. Siraciyye’de de böyledir. (Hindiyye)
Cünüp olduğunu unutarak yıkananın cünüplüğü kalkmış olur. (Redd-ül Muhtar)
Havuzda, nehirde, denizde, yağmur altında ıslanan, ağzını ve burnunu da yıkasa, abdest almış ve gusletmiş olur. Cünüp, denize dalıp çıkınca, sonra su içerse temiz olur. Yani, su içmesi ağzını yıkamak olur. (Seadet-i Ebediyye)
Ama (Niyet edilmese de, abdest ve gusül sahih oluyormuş) diyerek niyeti terk etmemeli. Abdeste, gusle sevab alabilmek için niyet gerekir. Çünkü fıkıh kitaplarında buyuruluyor ki:
Herhangi bir kimse, gusle niyet etmeden yıkansa, cünüplükten temizlenirse de, guslü için, sevab hâsıl olmaz. (Halebî)
Cünüp, gusle niyet etmezse, cünüplükten temizlenmiş olursa da, farz olan gusül sevabına kavuşamaz. Çünkü niyetsiz sevab yoktur. (İbni Âbidin)
Abdestte ve gusülde niyet, Hanefî'de sünnetse de, diğer üç mezhepte farzdır. Mâlikî veya Şâfiî mezhebini, namazla ilgili bir iş için taklit eden Hanefî’nin de, gusülde ve abdestte niyet etmesi farzdır.
Saçları yıkamak da farzdır
Sual: (Saçları uzun olanların, gusülde saçlarını yıkamaları gerekmez. Sadece saç diplerinin ıslanması yeterlidir) diyenler oluyor. Saçları yıkamak farz değil midir?
CEVAP
Gusülde, örülmemiş saçların her tarafını da yıkamak farzdır. Saçın uzun olması özür değildir. Sadece kadınların saçları örgülü ise, gusülde örgüyü çözmeleri gerekmez, ama örgülü değilse saçlarının her tarafını yıkamaları farzdır. Erkeğin saçları uzun olsa ve örse de, örgüsünü açması lazımdır. (Hidâye, Hindiyye)
İbni Âbidin hazretleri, (Kadınların saçlarını kazımaları yasak olduğu için, örgüyü çözmeleri affedildi. Erkeklerde ise, bu zaruret yoktur) buyuruyor. Bunun için, erkeklerin örgülü saçı açıp yıkamaları lazımdır. Kadınların örgülü saçlarını açmamaları, erkeklerin örgüsünü açmamasına sebep olmuyor. Çünkü birincisinde zaruret ve harac birlikte vardır. Erkek saçında da harac varsa da, zaruret yoktur. (Seadet-i Ebediyye)
Demek ki kadının saçları örgülü değilse, saçlarının tamamını yıkaması farzdır. Erkeğin saçları örgülü olsa da, çözüp her tarafını yıkaması şarttır.
Dişlerin arasındaki yemek kırıntıları
Sual: Diş kovuğundaki yemek kırıntılarının altına su geçer mi? Gusle mâni olur mu?
CEVAP
Dişlerin arasındaki yemek kırıntılarının altına su geçer, gusle mâni olmaz. Eğer aylarca, yıllarca temizlenmeyip kuru hamur hâline gelip altına su geçirmezse, o zaman temizlemek gerekir. Temizlenmezse gusle mâni olur. (Mecmua-i Zühdiyye, Kadıhan, Tahtavî, Feth-ul-kadir)
Dişi oyuk olan ve bu oyukta yemek artığı kalmış veya dişlerinin arasında yiyecek parçası kalmış olan kimselerin gusülleri sahihtir. Zâhîdî'de de böyledir. İhtiyata uygun olan ise, oyuk yerlerden yemek artığını çıkartıp, suyu oraya kadar ulaştırmaktır. Feth-ül-kadîr’de de böyledir. Burundaki kuru kir ise gusle mânidir. Zâhidî'de de böyledir. (Fetava-i Hindiyye)
Dürr-ül-muhtar’ın, (“Diş çukurundaki şey, gusle zarar vermez” diyen olmuşsa da, bu şey, katı olup, altına su geçmezse guslü caiz olmaz) ifadesini İbni Âbidin hazretleri şöyle açıklıyor:
(Zarar vermez) denilmesi; su, dişteki şeyin altına sızıp, ıslatacağı içindir. Hulasat-ül-fetava’da da, böyle yazmaktadır. Bu fetvadan da anlaşılıyor ki, altına su geçmezse, gusül caiz olmaz. Hilye’de ve Münyet-ül-musalli şerhinde de böyle yazılıdır. (Redd-ül Muhtar)
İstisnasız bütün kitaplar, (Ağzın içinde ve vücudun herhangi bir yerinde su geçirmeyen bir madde bulunursa, gusle mâni olur) diyor. Mesela oje gusle mânidir. Ağızdaki dolgu diş de gusle mânidir. Diş dolgusunu yaraya benzetmek, sargı gibi demek, cahillikten ve taassuptandır. Ojeyi de yaraya benzetiyorlar, üstünü mesh ediyorlar ve dinimizi oyuncak hâline getiriyorlar.
Diş dolgusu yaraya benzetilemez. (Kaplamanın altındaki yara yıkanmaz, mesh kâfi gelir) demek cahilliktir. Vücuttaki yaraların üstüne konan sargıya mesh edilir. Yara iyi olduktan sonra, sargıya mesh caiz olmaz. Eğer bu sargıyı kaldırmakta da bir güçlük olursa, sargıyı çıkarıncaya kadar altını yıkamak gerekmez. Çünkü bu zaruretle, yani yarayı tedavi etmek, eski hâline getirmek için konulmuştur. Kaplama ve dolgu ise, dişi eski hâline getirmiyor. Hasta veya oyuk dişin, o hâliyle bir müddet daha kullanılmasını sağlıyor. Eğer dolgu, dişin çürüğünü kaldırıp eski hâline getirseydi, sargı gibi zaruret olurdu.
Kaplama üstüne mesh etmek, yara üzerine mesh etmek gibi değildir. Bunun için sargıyla dolgu birbirine kıyas edilemez. (Ayaktaki meste mesh edildiği gibi dişe de mesh edilir) demek de çok yanlış olur. Mesh, yalnız ayaktaki meste yapılır, oje üstüne veya kaplama diş üstüne yapılmaz. Mezhebimizin hükümlerinin dışına çıkarak, reformlar yapmak çok tehlikelidir.
Derinin üstünü yıkamak dört mezhepte de farzdır. Hiçbir mezhepte çıkış yolu olmadığı için, bu durum zaruret olup, yara üzerindeki sargının altını yıkamak gerekmez. Hiçbir mezhepte çıkış yolu bulunmazsa, o zaman zaruret olur. Diş dolgusu için başka mezheplerde çıkış yolu vardır. Mâlikî ve Şâfiî’de gusülde ağzın içini yıkamak farz değildir. Diş dolgusu olan bu iki mezhepten birini taklid ederse, guslü sahih olur.
Yağın altına su geçer
Sual: Pehlivanlar yağlı güreş yapıyorlar. Vücutları yağlı iken gusletseler, gusülleri sahih olur mu?
CEVAP
Evet, sahih olur. Çünkü o şekilde sürülen sıvı yağların hepsinin altına su geçer. Hattâ böyle sürülmüş bir yağın altına, su geçmediği zannedilse bile, gusül yine sahih olur. (Hindiyye)
Sual: Gusül ve abdestin vacipleri de var mıdır?
Cevap: Abdestin ve guslün vacipleri yoktur. Guslün sünnetleri, abdestin sünnetleri gibidir. Yalnız gusülde, abdestteki sıra ile yıkamak, sünnet değildir. Müstehabları da, aynı olup yalnız, gusülde kıbleye dönülmez ve dua okunmaz. Yalnız besmele çekilir ve kelime-i şehadet söylenir.
Sual: Denize veya havuza girip çıkmakla gusül abdesti alınmış olur mu?
Cevap: Havuzda, nehirde, denizde, yağmur altında ıslanan, ağzını ve burnunu da yıkasa, abdest ve gusül almış olur.
Sual: Bir kimse, misafir gittiği evde, gece gusül gerektiren bir hal ile karşılaşsa, gusül etmesi de şüpheye sebep olacaksa, sabah namazı vaktinde, böyle bir kimse nasıl hareket eder?
Cevap: Misafir olduğu evde cünüp olan kimse, gusül abdesti alırsa iftiraya, şüpheye uğrayacağından korkarsa, gusül etmez. Su varken teyemmüm etmesi de caiz olmaz. Namaz vakti ise, o hali ile, niyet etmeden, iftitah tekbiri söylemeden, ayakta bir şey okumadan, rüku ve secde gibi hareket yaparak namaz kılar görünmesi caizdir. İtikadı ve ameli bozuk olanların arkasında namaz kılmak zorunda olanlar da böyle yapar.
Sual: Bir erkek, hanımı ile beraber aynı kaptan su alarak boy abdesti alabilir mi?
Cevap: Zevcesi, hanımı ile birlikte, bir kurnadan, bir kaptan gusül alması caizdir.
Sual: Yeni Müslüman olan bir kimsenin, mutlaka gusül abdesti alması gerekir mi?
Cevap: Yeni Müslüman olan bir gayr-i müslimin, Müslüman olunca, gusül abdesti alması müstehabdır.