Sual: Ehl-i sünnet olarak bildiğimiz bir hoca, “Eski zamanlarda sigaranın zararı o günkü teknoloji ile tamamen anlaşılmadığı için, âlimler sigaraya ittifakla mubah demişlerdir. Ancak fıkıhta, (Zararı kesin olan şey haramdır) kaidesi vardır. Bugünkü bilim adamları da ittifakla, sigaranın zararlı olduğunu söylüyor. Bu bakımdan sigara kesinlikle haramdır” dedi. Bir ateist de, “Eskiden domuzda trişin ve başka zararlı maddeler olduğu için İslamiyet yasaklamıştı. Bugünkü teknoloji ile domuz etindeki bütün zararlı maddeler yok ediliyor, fazla yağı da alınarak taze kuzu eti gibi yapılıyor. Bu bakımdan yenmesinde mahzur kalmıyor” demişti. Aynı mantıkla, bir bardak biranın zararı olmaz. Halbuki haram olması için illa zararlı olması gerekmiyor. Besmelesiz kesilen kuzu eti de haramdır. Dinde bildirilen bir harama, az miktarının zararı yok diye haram değil demek yanlış değil mi?
CEVAP
Bazı şeyler bazı kişilere zararlıdır, bazılarına zararlı değildir. Bazılarına zararlıdır diye herkese haramdır denilemez. Bir de bir şeyin az miktarı zararsız olur da çok miktarı zararlı olur. Mesela eterin azı ayıltır, çoğu bayıltır. Eter zararlıdır, azı da haramdır denemez. Afyon gibi uyuşturuculardan yapılan ilaçlar vardır. Az miktarları faydalıdır, çok miktarları zararlıdır. Çoğu zararlı diye azına da haram demek yanlıştır. (Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır) kaidesi sıvı içkiler içindir. Katı maddelerin az miktarlarını ilaç olarak kullanmakta mahzur yoktur.
Tanıdığımız salih Müslüman ve branşında uzman bir doktor diyor ki:
“Bazı astım hastalarına bir tek sigara bile zararlıdır. Hastalıksız insanlara, birkaç tane sigaranın zararı olmaz. Bazı kimselere 5-10 tanesi, hatta 20 tanesi bile zararlı değildir. Çilek, patlıcan gibi bazı besinler alerji yapar, yani zararlıdır. Kendisine zararı dokunan şeyleri elbette yememek gerekir.”
Bir tek sigaranın tütününü içmek yerine, ekmeğin arasına koyup yense vücuda bir zararı olmaz. Eskiden ceffel kalem diye bir tabir kullanılırdı. Düşünülmeden, hemen söylenen sözlere denirdi. Sigaraya da, az çok kaydı koymadan, ceffel kalem haram demek büyük veballi iştir.
İkincisi asrımıza kadar gelen İslam âlimleri, sigaraya mubah dediğine göre, o günkü teknolojiyle zararı bilinmediği için denmiş demek de, İslam âlimlerini ceffel kalem suçlamak olur. İslam âlimleri, bilmediği bir şeye haram veya helal diyecek kadar sorumsuz kimseler midir? Resulullahın vârisi olan İslam âlimlerini suçlamak vâris sahibi Resulullahı üzmez mi?
Dinde bildirilen bir harama, az miktarının zararı yok diye haram değil demek çok yanlıştır. Tersi de böyledir. Mubah olan bir şeyin çoğu zarar veriyorsa, azına da haram demek çok yanlış olur. Mesela yemek yemek mubahtır, çok yenince haram olur. Azına da haram demek çok yanlıştır. Aynı mantıkla, faydası tam tespit edilemeyen farzların da terki mümkündür demek doğru mu?
Harama mubah demek nasıl küfrü gerektiriyorsa, mubaha da haram demek aynı hükme girer. Din hakkında hüküm verirken, Allah’tan korkmalıdır.
Cenaze ve abdest
Sual: Sigaraya gözü kapalı haram diyen bir hoca, (50 yıldır cenaze yıkarım. İçki içenlerde bir şey görmedim, ama sigara içenlerin çoğu abdest tutmuyor. Dinen üç kere yıkamak gerektiği için, üç kere yıkıyorum, yine abdest tutmuyor, mecburen abdestsiz defnediyoruz. Bu hâl de, sigaranın haram olduğunu gösteriyor) dedi. Eğer böyle abdest tutamamak, sigaradan ise, bundan dolayı sigaraya haram denebilir mi?
CEVAP
Namaz abdestinin bozulmasının sigaradan olduğu kesin değildir. Hoca, taassubundan dolayı bunu söylüyor. Abdestin bozulması, sigaradan bile olsa, bundan dolayı sigaraya haram demek dine aykırıdır. İkincisi, (Abdesti bozuldu diye, cenazeyi üç kere yıkamak gerekir) diye bir şey yoktur. Bu da, o hocanın sigaraya haram diyebilmek için uydurduğu bir şeydir. Fıkıh kitaplarında deniyor ki:
Hasta, cünüp olarak ölürse, yine bir kere yıkanır. Yıkandıktan sonra, abdesti bozan şeyler çıkarsa, tekrar yıkanmaz ve abdest aldırılmaz. Çünkü pisliğin çıkışı ölü için hades olsa, ölmek de hadestir. Hâlbuki ölüm hadesten yani abdestsizlikten ileridir. (Redd-ül muhtar)
Uyumak abdesti bozduğu gibi, bayılmak da abdesti bozar. Ölmek ise, uyumak ve bayılmaktan daha ileridir. Yani abdestliyken uyuyan veya ölen kimsenin abdesti bozulur. Uyuyan kimseye, abdest aldırılsa da, abdesti sahih olmaz, uyuduğu için abdestli olamaz. Uyumak ise ölmeye göre daha hafiftir. Zamane hocaları, nakli esas alan kitaplara itibar etmedikleri, kendi akıllarına göre hüküm verdikleri için, bunları elbette bilmez.
Ölüden abdesti bozan şeyler çıkınca, tekrar abdest aldırmak gerekmediği Fetava-i Hindiye’de de bildirilmektedir.
İnsan taassuba kapılınca, gözünü kan bürür, aklı örtülür, ne söylediğini, ne yaptığını anlayamaz, hoca gibi saçmalar durur. (İçki içenlerde bir şey görmedim) sözünün, güya sigaranın içkiden daha günah olduğunu ispatlamak için özellikle söylendiği anlaşılıyor. Böyle ilimsiz, kitaba dayanmadan, akılla yapılan kıyaslar, Kıyamet alametidir.