* Vücudun rahatı için az yiyip içmeli, ruhun rahatı için ise günah işlememeli.
* Dünya zevklerine düşkün olmak nefsi beslemektir. Halbuki nefse düşmanlıkla emrolunduk. Çünkü nefs Allahü teâlânın düşmanıdır. Bize; nefsinizi besleyin diye bir emir yok, kalbinizi kuvvetlendirin diye emir var. Nefse düşmanlık; riyazet ve mücahede ile olur. Riyazet; nefsin arzularını yapmamak, mücahede ise nefsin istemediği şeyleri yapmaktır.
* Cereyan hata kabul etmez. Allahü teâlâ cereyanı yarattı. Faydaları çok çeşitli, ama elini değeni yakıyor. Kontak yapıyor, evler yanıyor. Kullanmaya göre değişiyor. Su, çok faydaları var ama seller evleri yıkıyor. Yani hem faydaları var hem de zararları. Nefs de böyle. Nefissiz olmaz. Nefs, İslamiyet’e uyarak zaptedilirse ilerleme olur. Yani içimizde olan bu mahluku iyi tanımalı, İslamiyet ile zaptetmelidir. Nefs, seni iman etmek, haramlardan kaçmak, farzları yapmaktan alıkoymasın.
* Her uzvun, kalbin ve nefsin lezzet aldığı şeyler başkadır. Nefs haram işlemekten zevk alır. Çünkü gıdası haramlardır.
* Bir şey için olan hırs ve gayret, ona olan sevginin neticesidir.
* Müminin kabrinde yüzünün kıbleden çevrilmiş görünmesi, dünya sevgisi üzerine ölmesindendir.
* Meşhur olmak sevdası ile yanıp tutuşana, doğruluk nasip olmaz.
* Üç şey kalbi öldürür: Çok konuşmak, çok uyumak ve çok yemek.
* Gözü harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten korumalıdır!
* Eskiden iyilik yaparlardı söylemezlerdi. Sonra hem yapmaya hem de söylemeye başladılar. Şimdi ise yapmıyorlar fakat söylüyorlar.
* Salihlerle beraber ol! Eğer ilim sahibi isen, ilmin onlara faydalı olur. İlim sahibi değilsen, onlardan bir şeyler öğrenirsin. Allah’ı hatırlamayanlarla beraber olma! İlim ehli de olsan, ilmin onlara faydası olmaz. İlim ehli değilsen, daha çok zarara girersin. Eğer Allah onlara gazap ederse, sen de helak olursun. İyilerle beraber iken, Allah onlara rahmet ederse, layık olmasan da, sen de o rahmetten faydalanırsın.
* Bir kimse, salihler gibi amel işlese; fakat günahkârlarla düşüp kalksa, iyi amelleri boşa gider, kıyamette kötülerle beraber haşrolur. Bir kimse de, kötüler gibi amel işlese; fakat salihleri sevse, onlarla beraber olsa, günahları iyiliğe çevrilir, iyilerle beraber haşrolur.
* Allahü teâlâyı tanıyan onu sever. Onu seven de dinin emirlerini yapar. Haramlardan kaçınır. Bunlara yani emir ve yasaklarına riayet etmeden ben Allah’ı tanıyorum, onu seviyorum demek yanlış olur. Sevmenin bir tarifi de itaat etmek demektir. Sevginin derecesi, itaatteki sürat ile ölçülür.
* En önemli şey, Ehl-i Sünnet itikadında olmak, bundan daha önemlisi de inandığı Ehl-i Sünnet itikadını ilave çıkarma yapmadan aynen yaymaktır.
* Herkes ahiret yolcusudur. Bir vasıta ile gidiliyor. Ancak yanlış vasıtaya binen, istediği yere değil, vasıtanın gittiği yere gider. Kâbe’ye gitmek için niyet edip Paris’e giden uçağa binen, niyeti halis olsa da Kâbe’ye varamaz. Allahü teâlâ, doğruyu arayana hakiki İslamiyet’i nasip edeceğine söz vermiştir. [Ankebut 69, Şura 13], Allah sözünden dönmez. [Al-i imran 9]
Demek ki batıl yollardakiler istemek bir yana merak bile etmiyorlar. İtikadı düzeltmeden önce ibadet etmenin faydası olmaz. Doğru itikad, ehli sünnet itikadıdır. Doğru itikad 1 rakamı gibidir. İhlaslı ibadetler sağına konan sıfır rakamı gibidir. Bir sıfır konunca 10, iki sıfır konunca 100 olur. Sağına ne kadar 0 konursa değeri artar. 1 çekilirse hepsi 0 olur. İhlâssız, [riya ile] yapılan ameller de, soldaki sıfır gibi yani 1 rakamının soluna konan sıfır gibi değersizdir. Ehl-i sünnet itikadı yoksa ibadetlerinin hiç faydası olmaz, soldaki sıfır gibi değersizdir. İşte bu kadar önemli olduğu için Ubeydullah-i Ahrar hazretleri (Bütün kerametleri bize verseler, fakat itikadımız düzgün değilse, halimiz haraptır. Eğer bütün çirkinlikleri verseler itikadımız düzgün ise, hiç üzülmeyiz) buyuruyor.