Hazret-i Ömer zamanında bir kervan, gece vaktinde Medine’ye geldi. Kervandakilerin hepsi kâfir idi. Konakladıkları gibi hepsi uyudular. Zira yorulmuşlardı. Hazret-i Ömer nöbetçi, koruma bırakmadan hepsinin uyumuş olduğunu görünce, bunların malları çalınırsa ben mesul olurum endişesiyle Abdurrahman bin Avf’ın yanına vardı.
Ya Emir-el müminin! Bu vakitte ne işe geldiniz deyince dedi ki, ya Abdurrahman! Bir kervana uğradım. Konmuşlar ve hepsi uyumuşlar. Korktum ki, malları çalınır. Bunlar bize sığınmış oldular. Bana muvafakat et, varalım, onları bekleyelim.
İkisi varıp beklediler. Sabah vakti oldu. Hazret-i Ömer (Es-salat, es-salat) diye, seslendi. Uyandılar. Hazret-i Ömer: Bir daha böyle hiçbir yerde tedbirsiz (nöbetçisiz) uyumayın buyurdu ve dönüp, mescide geldi. Kervan halkından biri, emir-ül mümininin arkasından gitti. Karşılaştığı birine Hazret-i Ömer’i kastederek, bizi sabaha kadar bekleyen bu zat kimdir dedi. Müslümanların halifesi, emir-ül müminin Ömer’dir cevabını aldı.
O kişi varıp kervan halkına, bizi sabaha kadar bizzat bekleyen şahıs, müslümanların halifesi Hazret-i Ömer’miş dedi. Kendi dinlerinde olmayanlara şefkat ve merhameti böyle ise ya müslümanlara nasıldır! Demek ki, onun dini hak dindir dediler. Hepsi kalkıp, Hazret-i Ömer’in huzuruna varıp, tamamı müslüman oldu. (M.Ç.Güzin)