Hazret-i Ömer bir kıtlık zamanında, bir deve kesip, Medine’nin fakirlerine bölüştürün diye emretti. Bölüştürme işini yapan hizmetçi, o devenin kıymetli yerlerinden bir miktar alıkoyup, halife için güzel bir şekilde pişirip, iftar zamanında sofraya getirdi. Hazret-i Ömer, bu et neredendir diye sordu. Hizmetçi dedi ki; ya Emir-el müminin! Emriniz ile fakirlere teslim olunan deve etinden sizin hissenizdir. Rengi değişip, buyurdu ki; Vay benim gibi valiye ki, fukaraya kötü yerini verip, kendisi için en güzel yerinden alıkoyuyor. Şimdi, ya hizmetçi, bir daha böyle etme. Kaldır bu yemeği. Fakirlerden, çoluk-çocuğu olan bir kimsenin evine götür ver, yesinler. Bana yine evvelki âdet üzere yemek getir ki, halife olan kimsenin haftada bir kere et yemesi kâfidir.
Hizmetçi yemeği uygun bir fakire verdi. Hazret-i Ömer’in eski âdeti üzere, bir miktar zeytin yağı ile, kuru ekmek parçası getirip, önlerine koydu. (M. Ç. Güzin)