Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinimize, Ehl-i sünnet kitaplarını yaymak sûretiyle yapılan hizmetlerin maddi sahibi yoktur, bu hizmetler hepimizindir. Yani her kim muhabbetle hizmet yolunu tutarsa, sahibi odur. Kim zarar vermek isterse, kimin zararı dokunursa, onun da iflahı mümkün değildir çünkü muhatabı Allahü teâlâdır. Bu hizmetler bir cami gibidir. Caminin sahibi olmaz. Mülkün sahibi Allah’tır. İmam orada sadece vazifelidir.
Biz bir vücut gibiyiz. Her hücre en iyi şekilde çalıştığı takdirde, vücudun her tarafı iyi çalışır. Hiçbir organın bir diğerine üstünlüğü yoktur, çünkü bütün organlar birbirine muhtaçtır. Göz olmazsa, el ayak mükemmel olsa ne olur? Akıl olmazsa, bütün vücut sağlam olsa ne olur? İkinci üçüncü plana atılan organ yoktur, herkes, görevinde birinci plandadır.
Yeni bir ağaç olmak yerine, büyük bir çınarın dalı olmalıdır. Yani birlik ve beraberlik içinde olmalı ve bölünmemelidir. Ayrılıp kendi başına dışarıda yeni bir ağaç olmak isteyen hiç kimse başarılı olamaz. Hem kendini, hem de başkalarını yakar.
Büyük bir zata, (Siz nasıl başarılı oluyorsunuz?) diye sorulunca, (Sahiplenmemekle) der ve şöyle açıklar:
(Görev verdiğim arkadaşıma kendimden daha çok güveniyorum. Benden daha kabiliyetli olduğuna kesin inanıyorum. Bir şeyi sahiplenen, sahipsiz kalır. Sahiplenmeyene herkes sahip çıkar. Benim yaptığım şey, bir arkadaşı işin başına tayin etmek, ona bütün yetkileri vermek ve sonra onun işine hiç karışmamaktır. Sadece onun sorduğu sorulara cevap veririm. Çünkü aksi hâlde her işe müdahale edersek, hem arkadaş ne yapacağını şaşırır, hem de benim vaktim yetmez.)
Bu hizmetler gemimizdir ve bizi salimen Cennete götürür. Bizi taşıdığı için her zerresi çok değerlidir. İnsan yarı yolda kalmamak için kendisini taşıyan gemiye çok iyi bakar.
Peygamber efendimiz, (Nehir kenarında da abdest alsanız israf etmeyiniz) buyuruyor. (Ne de olsa nehir suyudur, ne olacak?) dememelidir. İnsan bunu huy edinir. İsraf etmeyelim, haramdır. İsraftan çok korkmalıyız. Dinimize yapılan hizmetler, bir şahsa değil, vakfa ait olduğu için, buradaki israftan daha çok korkmak lazımdır. Sonunda kiminle, nasıl helâlleşeceğiz?