Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlânın razı olduğu tek doğru yol vardır. İki noktadan bir doğru geçer. Sonsuz sayıda eğri çizilebilir, fakat iki noktayı birleştiren düz çizgi bir tanedir. İşte bunun gibi, Cennete giden tek doğru yol vardır, o da Ehl-i sünnet yoludur. Diğer yollar Cennete gitmez. Bu yolda gidebilmek, ilerleyebilmek için de rehberlere ihtiyaç vardır. Bir trende en öndeki lokomotif hangi istikamette giderse, arkasındaki vagonlar da onunla beraber, onun gittiği yere gider. Vagonlar ister yolcu, ister eşya, ister kömür dolu olsun, ister boş olsun, lokomotife tâbi olması devam ettikçe, raydan çıkmadıkça, yoldan ayrılmadıkça hedefine varır. Yine bunun gibi, uçaktaki, gemideki boş olan koltuklar da aynı yere varır.
Ulema ve evliya zatlarla beraber olamasak da, onların yolunda olunca, onların gittiği yere varırız. Evliya olmak şart değildir, onların yolunda olan, Allahü teâlânın izniyle onların gittiği yere varır ve onlarla beraber olur. Allahü teâlânın razı olduğu bu yola Ehl-i sünnet denir. Cennete gidebilmek için herkesin bu yola girmesi ve bu yolun büyüklerine tâbi olması şarttır.
Rehbersiz olmaz
Gidilmesi gereken yeri ve istikametini doğru olarak biliyoruz. Fakat önümüzde kavşaklar var, o kavşaklardan acaba hangisine gideceğiz? Bütün bu kavşakları bize gösterecek bir trafik işareti veya bir rehber, bir kılavuz yoksa, gitmek istediğimiz yere varabilmek nasıl mümkün olur? Yetmiş üç yol içinde kurtuluş yolunun hangisi olduğunu bir rehber olmadan bulmak mümkün değildir. Bu yolda ya rehberi veya onu tanıyanı tanımak şarttır. Başka türlü kurtuluş beklemek mümkün değildir. İşte o rehberler, Peygamber efendimizin vârisi olan Ehl-i sünnet âlimleridir. Bizlere Allahü teâlânın razı olduğu bu yolda öncülük ediyorlar, yol gösteriyorlar ve böylece dünyaya gelişimizin gayesi olan kulluğun nasıl yapılacağını öğretiyorlar.
Bunun için Muhammed Masum hazretleri birinci cilt 33. mektubunda, (Biliniz ki, saadete kavuşmak için, evliya bir zata mânevî bağla bağlanmak lazımdır) buyuruyor.