Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dinimize uymak saadettir, huzurdur. Dinimiz bir ilaçtır, herkese şifadır. İman ederse, âhirette de şifa bulur, iman etmezse sadece dünyada rahat eder. Çünkü Cenab-ı Hak kullarına zulmetmez. Daima iyi ve faydalı şeyleri emreder. Eğer bir rahatsızlık, bir uyumsuzluk varsa bizdendir. Eshab-ı kiramın büyüklerinden Cabir bin Abdullah hazretleri anlatıyor:
Resulullah efendimizin sohbetindeydik. Beyaz yüzlü, güzel saçlı, üzerinde beyaz elbise olan biri huzura geldi. Selam verdi. Resulullah efendimiz onun selamını aldı. o beyaz elbiseli zat sordu:
— Yâ Resulallah, dünya nedir?
— Dünya, uykudaki bir kimsenin rüyası gibidir.
— Yâ Resulallah, âhiret nedir?
— Kiminin Cennete, kiminin Cehenneme gideceği ebedî hayattır.
— Cennet nedir?
— Dünyayı terk edene, sonsuz nimetlerin verildiği yerdir.
— Cehennem nedir?
— Dünyayı isteyip âhireti unutana verilen yerdir.
— Bu ümmetin hayırlısı kimdir?
— Allah’a itaat eden ve ömrünü Onun yolunda tüketendir.
— İnsan dünyada nasıl olmalıdır?
— Geçip giden veya kâfilesini arayan bir yolcu veya acele işi olan biri gibi olmalı.
Bundan sonra o kişi geçip gitti. Nereye gittiği görülmedi.
Resulullah efendimiz, (Bu gelen Cebrail aleyhisselam idi, sizin dünya için kanaatkâr, âhirete de rağbetli olmanızı temin için geldi) buyurdu.
Bu yüzden, dünya işlerinde kanaatkâr olmalı, olduysa şükretmeli, (Rabbim bana bunu ihsan etti, elhamdülillah) demeli. Olmadıysa isyan etmemeli, sabretmeli. Kime isyan edeceğiz? Veren de, alan da Hak’tır, bunu anlamayan ahmaktır.