Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dine yapılan hizmetleri devam ettirmek sağlıklı bünyeye; sağlıklı bünye de, helâl rızıkla beslenmeye bağlıdır. Cennete de, önce iman, sonra helâl kazanç, dürüstlük, iyi geçinmek, dua almak ve haramlardan sakınıp farzları yapmakla gidilir. En helâl rızık, cihadla elde edilendir. Günümüzün cihadı kalemle, dinî yayınla yapılmaktadır. Cihad parası, Allah için kazanılan ve Allah için harcanan paradır. Helâl rızık ibadete, haram rızıksa günaha götürür.
(İbadetler on kısımdır, dokuzu, helâl kazanmaktır) buyuruluyor. İbadetlerin başı, helâl lokmadır. Bir kimse, ticaret ilmini bilmezse, kul hakkına riayet etmezse, haramı helâli düşünmezse, kendisi ve çoluk çocuğu ibadet etmekte zorlanır, bunlar onu küfre kadar götürür.
Hadis-i şerifte, (Bir tel ipliği haramdan olan elbiseyle kılınan namaz ve edilen dua kabul olmaz) buyuruldu. Namaz sahih olur, borç ödenirse de, sevab alamaz. Haram işleyenin, kul hakkına girenin bütün ibadetleri, sahih olsa da, ibadetlerine sevab verilmez.
İslamiyet’te sıra şöyledir: Önce doğru iman [Ehl-i sünnet itikadı], sonra sırasıyla ilim öğrenmek [neyi nasıl yapacağını bilmek], haramdan sakınmak, farzı yapmak, mekruhtan sakınmak, vacibi yapmak, tenzihen mekruhtan sakınmak, sünneti yapmak, müstehabı ve nafileyi yapmaktır. Bu sırada, öncekini yapmadan, sonrakini yapmak faydasızdır. Hattâ bazı büyük zatlar, talebelerine nafile hacca, umreye gitmelerine izin vermemişlerdir. Çünkü nafile ibadet, bir farzın terkine veya bir harama sebep olursa, sevab yerine günah kazanılır. İslamiyet ilim dinidir, heves dini, (Ben yaptım da oldu) dini değildir.
Allahü teâlâ, (Yiyin, için, fakat israf etmeyin!) buyuruyor. İsraf büyük günahtır. Bu hizmetlerde tasarrufa riayet şarttır. Boşa yanan ışık, israf edilen malzeme, boş yere çalıştırılan işçi, lüzumsuz edilen telefonlar ve diğer şekillerde yapılan israf, sıkıntılara ve Allah’ın gazabına sebep olur. Irmağın suyu akıp gittiği hâlde, dinimiz, (Irmakta abdest alırken de israf etmeyin!) buyuruyor. Onun için israftan çok sakınmalı. Kur’an-ı kerimde müsriflere, (Şeytanın kardeşi) deniyor. İnsan, iyi anlaştıklarıyla kardeş, arkadaş olur. Demek ki, şeytan, israf edenle çok iyi anlaşıyor. Şeytanla anlaşanın, ona uyanın da sonu bellidir. Şeytanın değil, meleklerin arkadaşı olmalıdır!