Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Büyük zatlar, hizmetlerinde çalışanı, hiçbir zaman işçi gibi görmezler. O işinin sahibidir. Onu bir kardeş, yardımcı, Allah’ın lütfettiği bir emanet olarak bilirler. Ona asıl maksadın Allah rızası olduğunu anlatıp, onu şuurlandırır, ona yetki ve imkân verir, böylece onu kendi işinin sahibi yapmaya çalışırlar. İnsan, kendine, kendi işine ihanet eder mi? Kendi evini, kendi çocuğunu, kendi makinesini kim vurup kırar?
Kendi işi gibi görmesine rağmen, böyle bir şey olursa, sebebi eğitimsiz veya zayıf karakterli olmaktır. Allahü teâlâ, insanların kimini sağlam, kimini de zayıf karakterli olarak yaratmıştır. Zayıf karakterli olan, daima, kendine benzetmek için, sağlamları bozmak ister ve onların arasında laf taşır. Onun için, ailede, akrabada veya bir şirkette, böyle zayıf karakterliler elbette olabilir. Bunu bilip ona göre tedbir almalı. Büyük bir zat anlatır: Âmirlik görevi verdiklerime diyorum ki:
Bu çalışanlar, size emanettir. Bunların abisi, babası olun, bu arkadaşlarınıza sahip çıkın! Onlar için sizden istediğim en büyük iş, onlara kişilik kazandırmak ve zayıf karakterli olanlar varsa, onları eğitip olgunlaştırmaktır. Çünkü din nasihattir, yani söylemektir. Nasihat de sertlikle, kavgayla değil, yumuşaklıkla olur. Eğitilmemiş bir insanı eğitmek, bir mahlûku ehlileştirmekten daha zordur. O mahlûk bir yere bağlanıp yemi, suyu verilebilir. Ama insan her an ayrı bir davranışa, ayrı bir hileye, ayrı bir bilgiye, her an değişen bir kişiliğe sahiptir. Onlara faydalı olmak için, onlar yanlış da yapsa, haklıymış gibi davranmalı. Çünkü tıpta bir kaide vardır: Bir hasta gelse, bizim tıp verilerimize göre yüzde yüz sağlam olsa da ona, (Evet efendim, bu rahatsızlığınızın tedavisi mümkündür) demek gerekir. Eğer daha en başta, (Sende bir şey yok, sen hastalık hastasısın!) denirse, (Hastalığımı anlamadı) der, itimadı sarsılır. Çünkü onun, o anda muhtaç olduğu şey şefkattir. O fiziken hasta değilse de, ruhen hastadır. O hâlde, önce ona bir haklılık payı ayırıp, (Merak etme, bunun bir çaresi vardır, şöyle yapar, böyle yapar, bu işi düzeltiriz) diyerek onu rahatlatmalı!