Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Asırlardır, evliya zatları niye herkes çok sever? Çünkü Allah diyen sevilir, para diyen sevilmez. Allahü teâlâ, yarattığı günden beri dünyaya bir gün rahmetle nazar etmemiş, onu bir gün övmemiştir. Peygamber efendimiz de, bir gün bile dünyayı anlatmamış, dünyayı sevdirmeye çalışmamış, bilakis dünya sevgisine karşı bizi korumuştur. Çünkü Allahü teâlânın rızası dışında insanın peşinden koştuğu şey, onun mabududur. Onun için Abdülhalık-i Goncdüvani hazretleri, (Kalbinizdeki putları ne zaman temizleyeceksiniz?) buyuruyor.
Kâbe’nin içinde 360 tane put vardı. Peygamber efendimiz, o putların hepsini temizledi. Bizim kalbimizde kaç bin tane put var acaba? Allah sevgisinden başka kalbimize ne koymuşsak hepsi bizim için puttur ve bunların temizlenmesi şarttır. Onun için dinimiz, (Teberri olmazsa tevelli olmaz=Uzaklaşmadıkça kavuşulamaz) buyuruyor. Yani bu putlardan, sahte mabudlardan uzaklaşmadıkça Rabbimizin rızasına kavuşamayız.
Peygamber efendimiz, (İki Müslüman bir araya gelir de, Allah ve Resulünden bahsetmezlerse, oraya lanet iner) buyuruyor. Mesela insan uçağa binse, orada ne konuşur ki? İneceği noktaya bakar. Kazasız belasız inmeyi bekler. Ayağımız yerde, ama uçak boşluktadır. Dünya da bir yere dayanmıyor, o da boşluktadır. Allahü teâlâ, dünyadan kudretini bir an çekse kâinat yok olur. Böyle bir yüce Rabbe karşı isyan ne demek? Okuduğumuz Kur’an-ı kerim, bütün kâinatı, âlemleri, yeri göğü yaratan, yerdekileri, göktekileri her an varlıkta durduran yüce Rabbimizin kelamıdır. O kelamda, (Bu Kur’an-ı kerimi dağa indirseydik, dağ Allah korkusundan baş eğerek parça parça olurdu) buyuruluyor. Dağ bile parça parça oluyor, ama kalb ne kadar katı ki, insan Kur’anı okuyup haşyetini, büyüklüğünü idrak edemiyor. Ona layık olduğu hürmeti gösteremiyor.
Kur’an-ı kerime asıl hürmet, Onun emir ve yasaklarına uyarak hareket etmektir. (Allah’ı çok seviyorum) diyen, dinimize uymaya çalışır. Uymuyorsa, sevgisi yalandır. Seven, sevdiğini bir an unutamaz. Her yerde onunla beraber yaşar. En büyük günah, Allahü teâlâyı unutmaktır. Her işimizde Onu hatırlamak, (Rabbim bundan razı mı, değil mi?) diye düşünmek lazımdır. Razı olmadıklarına tevbe etmek, pişman olup vazgeçmek lazımdır.