Sabah vardım mezarlığa,
Herkes vefat etmiş yatar,
Çaresi yok konuşmağa,
Ömürleri bitmiş yatar.
Kimi gençtir, kimi koca,
Kimi mürid, kimi hoca,
Gündüzleri olmuş gece,
Karanlığa girmiş yatar.
Bakan olmaz hayretine,
Son verilmiş gayretine,
Çoluk çocuk hasretine,
Doyamadan gelmiş yatar.
Çoğunun bağrın ezeler,
Kurtlar üstünde gezeler,
Daha gencecik tazeler,
Bir gül gibi solmuş yatar.
Yarı kalmıştır işleri,
Dökülmüş inci dişleri,
Dağılmış sırma saçları,
Hep yerlere düşmüş yatar.
Çürüyor nazik tenleri,
Hakk’a ulaşmış canları,
Görmez misin sen bunları?
Nöbetleri gelmiş yatar.
Bilmezler kendi hâlini,
Çalap söyletir dilini,
Komşunun taze gelini,
Duvağıyla gelmiş yatar.
Gitmiş gözünün karası,
Yenmiş orası burası,
Gizlenmiş kefen parası,
Kemiğe sarılmış yatar.
Hakk’a giderdi yolları,
Kalem tutardı elleri,
Nutuk çekerdi dilleri,
Nicesi serilmiş yatar.
Mala mülke benim diyen,
Haram yiyen, ipek giyen,
Sarayları beğenmeyen,
Kara yere girmiş yatar.
Yunus gerçek âşık ise,
Gönül vermez mala mülke,
Gönül veren bu faniye,
Kara toprak olmuş yatar.