Sual: Bir arkadaş, (Hiçbir şey kendiliğinden olamayacağı için Allah’a inanıyorum, ama dinlere, peygamberlere, kitaplara, ahirete inanmıyorum) diyor. Böyle düşünen Allah’a inanmış sayılır mı?
CEVAP
O, kesinlikle Allah’a inanmıyor. Nasreddin Hocanın, (Doğduğuna inanıyorsun da, öldüğüne niye inanmıyorsun) dediği gibi, (Ben öğrenciyim; ama öğretmene, derse, imtihana inanmam) denir mi? Öğrenci ise, öğretmene, derse inanması gerekir. (Ben kanuna inanırım; ama savcıya, mahkemeye inanmam) denir mi? Ortada bir kanun varsa, bunu hazırlayanlar var, onları uygulayan mahkeme var demektir. Samimi olarak Allahü tealaya inanıyorsa, elbette onun emir ve yasaklarına da inanması gerekir.
İstisnalar hariç, bütün fen adamları, bu kâinatın kendiliğinden var olmadığını, bir yaratıcısının bulunduğunu ittifakla bildirmişlerdir. Fen ne kadar ilerlerse ilerlesin, insanlar, bir karıncayı, bir kuşu, bir arpa tanesini yaratamaz. Akıllı ve bilgili bir kimse, kâinata bakınca, çok intizamlı yaratıldığını görür. Bunun kendiliğinden olmadığını anlar. Bir insan bir alet, bir makine yapınca bunun nasıl ve nerelerde kullanılacağına dair bir prospektüsünü [tarifesini] de yanına koyar. Yine de anlaşılması zor ise, kullanmasını öğretecek kurslar açar. Bir makine yanlış kullanılırsa elden çıkar. Her şeyin yaratıcısı olan Cenab-ı Allah da, insan denilen bu muazzam makineyi yaratıp başıboş bırakmamıştır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Sizi boş yere yarattığımızı mı sandınız?) [Müminun 115]
İnsan denilen makinenin de, bir kullanma tarifesi vardır. Bu da Allahü tealanın, peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği kitaplardır. Son Peygamber olan Muhammed aleyhisselama gönderilen kitabı ise Kur’an-ı kerimdir. Kur’an-ı kerim çok veciz olduğu için, Peygamber efendimiz bunu hadis-i şerifleri ile açıklamıştır. (Allaha inanıyorum) diyenin, onun gönderdiği kitaplara, peygamberlere de inanması gerekir.
Ortada bir eser varsa, bu eseri elbette meydana getiren biri vardır. Bu eserin nasıl kullanılacağını elbette bildirmiştir. Öldükten sonra başına gelecekleri düşünmeyene, kendisini ebedi tehlikeye atana akıllı denebilir mi? Kur’an-ı kerimin çok yerinde, (Düşünmüyor musunuz?) diye ikaz edilmektedir. Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Aklı olmayanın dini de yoktur.) [Tirmizi]
(Akıllı kimse, Allah’a ve Peygamberine inanan ve ibadetlerini yapandır.) [İ. Muhber]
(Aklı olan kimse iman eder.) [Beyheki]
Şu halde ben Allah’a inanıyorum diyen akıllı kimsenin, kitaplara ve peygamberlere de iman etmesi ve ibadetlerini yapması, haramlardan kaçması gerekir. İmanın altı şartından birine bile inanmayan iman sahibi olamaz. Ben sadece Allah’a inanıyorum demesi kendini aldatmaktan başka şey değildir.
Allah'a inanıyormuş
Sual: Deistlerden farklı olarak, dine, peygambere inanan ve Tanrı'ya inancının çok kuvvetli olduğunu söyleyen, fakat hiçbir ibadeti yapmayan, hiçbir haramdan sakınmayan bir kimsenin (Tanrı’ya inanıyorum) demesi doğru olabilir mi?
CEVAP
O, yine deist gibidir, Allah'a değil, hayâlindeki bir ilaha, robot gibi bir varlığa inandığı anlaşılıyor. Robot değil de, her şeye gücü yeten, emrine uymayanları şiddetli şekilde cezalandıracak olan bir Allah'a inansaydı, gereği neyse onu yapardı.
1- Akıllı bir kimse, yanan bir ateşe kendini atar mı? Ateşin kesin olarak yaktığına inandığı için kendini ateşe atmaz. Allah'ın, inanmayanı, emrini dinlemeyenleri ateşe atacağını bilen de, Allah'a inanıp emrine uyar.
2- Düşünce param parça olacağını bilen kimse, kendini uçaktan aşağı atar mı? Atarsa ya aklı yoktur veya uçaktan düşenin öleceğine inanmıyor demektir. Ölünce dirilmeye, suçluların Cehenneme gideceğine kesin inanan kimse, nasıl öyle hiç inanmayan gibi rahatça gezebilir, haramı helâli nasıl düşünmez? İmanı olsa, haramdan korkar.
3- Zehir içenin öleceğini kesin bilen kimse, zehri gazoz gibi içer mi? İçerse, zehrin tesir ettiğine inanmıyordur.
Bunun gibi sayısız örnek vardır. Bir şeyin büyük zararını bilen onu nasıl yapar? Bu imansızlıktan kaynaklanmaz mı? (Tanrıya inancım çok kuvvetli) dediği hâlde, hiçbir emrini yapmayan, yasak ettiği hiçbir şeyden kaçmayan kimse, nasıl mümin olabilir?
Hâşâ Allah blöf yapmaz!
Sual: Bir kimse, Allah'ın varlığına inanıp da, imanın diğer şartlarına, yani meleklere, peygamberlere, kitaplara, Kıyamete ve Allah'ın sıfatlarına inanmasa, (Allah âcizdir, insan gibi varlıktır, O her şeyi bilmez, gökte oturur, istirahat eder) dese niye kâfir oluyor? Ben de böyle inanıyor, Allah'ı inkâr etmiyorum, niye kâfir olayım? Acaba Allah, (Şunları yapan kâfir olur) diyerek blöf mü yapıyor?
CEVAP
Bir ateist gibi, böyle şey sormak yanlıştır. Hâşâ Allahü teâlâ için (Blöf mü yapıyor?) denmez. Blöf, karşısındaki kişiyi yanıltarak veya yıldırarak bir işten caydırmak için söylenen asılsız söz veya takınılan aldatıcı tavır demektir. Allahü teâlâ için böyle çirkin söz söyleyen, hemen tevbe etmelidir.
Allahü teâlâ, imanın şartlarını bildiriyor. Resulü de bunu açıklıyor. Bir kimse, (Melek yok, Cennet ve Cehennem yok) dese, Allahü teâlâyı yalanlamış, Ona inanmamış olur. O, her ne kadar (Allah vardır) dese de, hayâlindeki bir robota inanmış, kâmil sıfatları olan Allahü teâlâyı kabul etmemiş olur.
(Allah vardır, ama her şeye gücü yetmez, her şeyi bilmez) demek küfür olur. (Ben Allah'ı inkâr etmedim) demesinin önemi olmaz. Şeytan da Allah'ı inkâr etmemişti. Ama bir emre karşı geldiği için, lanetlenip sonsuz cehennemlik oldu. Bunun gibi, küfre düşürücü söz söyleyip, (Ben Allah'ı inkâr etmiyorum) demek çok yanlıştır.