Sual: Gâib nedir?
CEVAP
Gâib kelimesinin birkaç manası vardır:
1- Kayıp anlamındadır. (Ali, kaybettiği saatini bulmak için, gâibe [kayıp] bulma duasını okudu) cümlesindeki gâib kayıp anlamındadır.
2- Göz önünde olmayan, hazır bulunmayan, nerede olduğu bilinmeyen, gizli olan demektir. Eskiden yoklamalarda, bir kişi orada ise, (Hazır) derdi, orada olmayan için (Gâib) denirdi. Arapçada da gâibin zıttı şahiddir. Yani burada olmayana gâib, burada olana şahid denir. Haşr suresindeki bir âyet-i kerimede, (Hüve â’limül gaybi veşşehadeti) buyuruluyor. Yani gâibi de, şahidi de O bilir, görüleni, görülmeyeni, gizliyi aşikâre olanı O bilir demektir. Cenaze namazında okunan dua şöyle başlıyor:
(Allahümağfir-li hayyinâ ve meyyitinâ ve şahidinâ ve gaibinâ…)
Manası: (Allah’ım, hayylarımızı [dirilerimizi], meyyitlerimizi [ölülerimizi], şahidlerimizi [burada olanlarımızı], gâiblerimizi [burada olmayanlarımızı]... affet!)
Yusuf aleyhisselam kuyuya, atılınca, (Ey gâib olmayan Şahid! Ey uzak olmayan Karîb! Beni bu musibetten kurtar) diye dua etmişti. Burada, şahid, hazır olan, burada olan, yanımda olan demektir. Gâib de, burada olmayan demektir. Karîb de yakınımda olan demektir.
Büyük zatlar, mütevazı oldukları için, İslam âlimlerinin ismi geçince şöyle derlerdi:
(Bizler o büyüklerin yanında hazır olsak sorulmayız, gâib olsak aranmayız.)
Burada, gâib olsak demek, orada olmasak demektir. Gâibden haber vermek de, gelecekten haber vermek demektir. Görünmeyen âlem anlamında da kullanılır. Mesela gâibden bir ses geldi denir.
3- Duygu organlarıyla veya hesap, tecrübeyle anlaşılmayan anlamındadır. Mesela cennet ve cehennem gâibdir. Gelecekte olacak şeyler de gâibdir. Gâibi Allah bilir demek, gelecekte ne olacaksa Allah bilir demektir. Bir âyet-i kerimede Allahü teâlâ için, (Allâm-ül-guyûb) ifadesi geçer. Guyub, gaibin çoğuludur. Gâibleri hakkıyla bilen, en iyi bilen demektir.
4- Gâib, hiç yok anlamında kullanılabilir. Mesela, Usül-ül erbea kitabında deniyor ki:
(Gâibden yardım istemek şirktir diyen kişi, eğer, gâib kelimesini yok anlamında kullanıyorsa, Enbiya ve Evliya zatların ruhlarına nasıl yok denebilir? Ruhlar ölmez.)
5- Eskiden dilbilgisinde üçüncü şahıs, “O” zamiri olarak kullanılırdı. Mesela, Cevap Veremedi kitabında deniyor ki:
(Yuhanna İncilini yazan kâtip, Yuhanna’ya gâib zamiri olan “O” ile işaret etmiş, asıl kitabı yazan [uyduran] kâtip kendisini “Biz” diye yazmıştır. Bundan anlaşıldığı gibi, Yuhanna İncilini yazan Yuhanna’nın kendisi olmayıp, bir başkasıdır.)