Sual: Ehven-i şer ne demektir?
CEVAP
Mecelle’nin 29. maddesinde (Ehven-i şerreyn ihtiyar olunur) buyuruluyor. İki şerden en az zararlısı tercih edilir. Yani iki zararlı şeyden birini tercih etmek mecburiyeti hasıl olursa, daha az zararlı olanı tercih edilir. (Müminin başına iki bela gelirse, hafifini seçsin!) hadis-i şerifine benzeyen mecelle maddeleri de şöyledir:
(Şiddetli zarar, en az, en hafif zarar ile önlenir.) [m. 27]
(Birbirine zıt iki zarardan büyük olanınkinden kurtulmak için az zararlı olanını tercih etmek gerekir.) [m. 28]
Önümüze çıkan şer iki de, beş de olabilir. Bizi ölüme mahkum edebilirler. (Ölümlerden ölüm beğen) diyebilirler. Yahut işkenceye tâbi tutabilirler. Elbette bunlardan bize tercih imkanı verilirse, en hafifini kabul etmemiz gerekir. İşte ehven-i şer bu demektir.
Şerlerden biri de, (Ben şer değil, hayrın tâ kendisiyim) diyebilir. Kendilerine teslim olursak, bizi kırk haramilere teslim edebilir. Bu bakımdan canımızı, malımızı emanet ettiğimiz kimsenin sözüne değil, varsa geçmişteki işlerine bakmak gerekir.
Şer grubunun içinden iyi niyetli biri de çıkabilir. Fakat kuvvetliler mevcut iken, iyi niyetlinin yanına gitmek, hem bizim, hem de iyi niyetlinin felaketine sebep olur. Hayra koşmadan önce şerrin yok edilmesi gerekir. Mecelle’de buyuruluyor ki:
(Def-i mefâsid, celb-i menafiden evladır.) [m. 30]
Yani mevcut zarardan korunmak, bozgunculuğu yok etmek, menfaat sağlamaktan önce gelir. Yani önce zarar yok edilir. Zarar yok edilmeden fayda temin edilemez. Dünya sevgisini kalbden çıkarmadan Allah sevgisini koymak mümkün olmaz. Kalbine Allah sevgisini koymak isteyen, haramlardan kaçarak dünya sevgisini kalbinden çıkarması gerekir. Kalbden dünya sevgisi çıkınca, Allah sevgisi kendiliğinden girer.
İman ile küfür birbirinin zıddıdır. İki zıt bir arada bulunamaz. Yani hem Allah sevgisi, hem de Ebu Cehlin sevgisi bir kalbde bulunamaz. (Ben hayrın tâ kendisiyim) dediği halde, şerle ittifak kurup haramilerin bağlanmış ellerini açan, hayrı da, şerri de bilmeyen gafil kimsedir.
Mühim bir husus da şudur: Sevdiğimiz birkaç kişinin hatırı, menfaati için birçok kimseye zarar vermek asla doğru olmaz. Aksine bu birkaç sevdiğimizi feda etmemiz yerinde olur. Nitekim Mecelle’de buyuruluyor ki:
(Çok kimseyi zarardan kurtarmak için bir veya birkaç kimseye zarar yapılabilir.) [m.26]
Birkaç kişi zarar görecek diye, bütün milletin zararına razı olmak akıl kârı değildir. Geçmiş tecrübelerden ibret almak lazımdır.