Sual: Yazılarınızda, vacip, secde-i sehv, riya gibi kelimeler kullanılıyor. Yazıyı anlamakta güçlük çekiyoruz. Bunların Türkçesini yazsanız ne olacak sanki? Bir de gereksiz olarak, hemen her sözcüğe, inceltme ve kesme işaretleri konuyor. Bunlar gereksiz değil midir?
CEVAP
Bir milleti meydana getiren başlıca unsurları tarif ederken, ikisinin Dil ve Din olduğunu belirtmişlerdir.
Eskiden beri kullandığımız kelimeleri atmanın bir faydası olmadığı gibi birçok zararları da vardır. Mesela insan hakları ile ilgili tapu kayıtlarının önemi büyüktür. Bunları okuyacak insan sayısı, gittikçe azalmaktadır. Çok zengin olan arşivimizi, kitaplarımızı okuyup anlayacak kimse kalmayınca ne yapılacak?
İrfan hazinemizden faydalanmak için, uydurmacılığa milletçe engel olmak milli bir görevdir. Dili korumak, vatanını korumakla birdir. Dil, vatan gibi, örf ve âdetlerimiz gibi büyük bir önem arzeder. Milli kültürün esası dildir. Başka dilden gelen kelimeler, değişikliğe uğrayarak yeni bir özellik kazanmışsa, o kelime artık yabancı olmaktan çıkmış, o milletin malı olmuştur.
Asırlardır kullandığımız bu kelimeleri atmak, (Bu topraklar, mesela İstanbul daha önce yabancıların olduğu için istemeyiz) demeye benzer. İstanbul, bizim vatanımız olmuştur. Hak, adalet, ilim gibi kelimeler de bizim malımızdır. Sebepsiz yere malımızın atılmasına razı olamayız.
Din ve dilin önemini bilen düşmanlar, dini ve dilimizi bozmak, milli kültürümüzü çökertmek için dinde ve dilde anarşi meydana getirmeye çalışmışlardır.
Her işte, her meslekte, her ilimde özel deyimler vardır. Mesela sporla ilgilenen, ofsayt, aut, korner gibi futbol deyimlerini bilir. Bilmezse, seyrettiği maçtan zevk almaz. Hakemler, spikerler bunların Türkçesini söylemez.
Sporda olduğu gibi, hukukta, tıpta, ekonomide ve her ilim dalında o ilimle ilgili deyimler bulunur. Mesela bir doktor, (Hastaya anestezi yaptık) derse, tıpla ilgilenen, bunun narkoz, eter gibi bir madde ile hastanın bayıltıldığı veya uyuşturulduğunu anlar.
Ekonomide kullanılan deyimleri de ancak ekonomistler ve bu işle ilgilenenler bilir. Mesela açığı kapatmak için hükümetçe yapılan para yardımına Sübvansiyon, para arzına Emisyon, yabancı paralara göre, paranın değerini düşürmeye Devalüasyon deniyor. Böyle kelimelerin Türkçesi olmaz.
Namaz kılanın da, farz, vacip, secde-i sehv, ihlas, riya gibi deyimleri bilmesi gerekir. Bilmezse dinini öğrenmesi mümkün olmaz. Bunların Türkçesi olmaz. Sporcunun, sporla ilgili deyimleri bildiği gibi, namaz kılanın da, namazla ilgili deyimleri bilmesi gerekir. Bununla beraber, biz, zaman zaman bu kelimeleri açıklıyoruz. Fakat her yazıda açıklanması uygun olmuyor. Birkaç ay devamlı okunursa, bu kelimelere alışılır, yabancılık çekilmez. Biz yine de, açıklama yapmaya çalışacağız.
Kelimelerin imlasına gelince, kar ile kâr, hala ile hâlâ, yar ile yâr, hal ile hâl kelimeleri, inceltme işareti kullanmadan yazılırsa, birbirine karışır, anlaşılması güç olur. Bir de ince okunan kâfir, Kâzım gibi kelimeler vardır. Bunlar inceltmesiz olarak okununca çok tuhaf oluyor.
Bir de kesme işareti vardır. Mesela Kur'an ile kuran farklı iki kelimedir. Kesme işareti olmadan yazılınca yanlışlığa yol açar. Arapça asıllı kelimelerdeki elif ve ayın harfini göstermek için kesme işareti kullanmak zorunda kalıyoruz. Yanlışlığa sebep olmayanları kullanmamaya dikkat ediyoruz.