Sual: Osmanlıca sıfatlar yerli yerinde kullanılmıyor. Mesela Fâtiha-i şerif veya Yasin-i şerife deniyor. Bunları kullanmanın kuralı nedir?
CEVAP
Sıfat tamlamasında önce mevsuf [sıfatı bildirilecek kelime] söylenir. Mesela, Ramazan-ı şerif denir, şerif-i Ramazan denmez. Mevsuf, müzekker [eril] ise, sıfat da müzekker; mevsuf, müennes [dişil] ise sıfat da müennes olur.
Müzekker için birkaç örnek:
Hadis-i şerif denir, Hadis-i şerife denmez.
Yasin-i şerif denir, Yasin-i şerife denmez.
Kabr-i şerif denir, Kabr-i şerife denmez.
Mevlid-i şerif denir, Mevlid-i şerife denmez.
İhlas-ı şerif denir, İhlas-ı şerife denmez.
Mushaf-ı şerif denir, Mushaf-ı şerife denmez.
Müennes için birkaç örnek:
Besmele-i şerife denir, Besmele-i şerif denmez.
Fatiha-i şerife denir, Fatiha-i şerif denmez.
Mübaşeret-i fahişe denir, Mübaşeret-i fahiş denmez.
Sünnet-i şerife denir, Sünnet-i şerif denmez.
Kelime-i tayyibe denir, Kelime-i tayyib denmez.
Kâbe-i muazzama denir, Kâbe-i muazzam denmez.
Seadet-i ebediyye denir, Seadet-i ebedî denmez.
Tekil, çoğula göre de değişir. Mevsuf tekse, sıfat da tek, mevsuf ikil ise sıfat da ikil, mevsuf çoğulsa sıfat da çoğul olur.
Tekile örnek:
Harem-i şerif = Şerefli Harem [Mekke-i mükerreme]
Şecere-i tayyibe = Temiz, mübarek ağaç.
Medine-i münevvere = Aydın Medine.
Nebiy-yi zîşan = Şanlı peygamber.
Huluk-ı azîm = Yüksek ahlâk.
Âlim-i râsih = Derin âlim.
İkiliye örnek:
El-Ammeyn-ül muazzameyn = Mükerrem iki amca.
El-Haremeyn-üş şerîfeyn = İki şerifli Harem, [Mekke ve Medine]
El-İmâmeyn-ül hümâmeyn = İki imam.
Eş-şehîdeyn-ül mazlûmeyn = İki mazlum şehid.
Çoğula örnek:
Evliyâ-i kirâm
Meşâyıh-ı ızâm
Ulemâ-i râsihîn
Fukarâ-yı sâbirîn
Agniyâ-yı şâkirîn
Kelimelerin mânâları
Evliyâ = Ermiş kimse, tekili velîdir.
Meşâyıh = Tarikat reisi, tekili şeyhtir.
Ulemâ = İlim sahipleri, tekili âlimdir.
Fukarâ = Yoksullar, tekili fakirdir.
Agniyâ = Zenginler, tekili ganidir.
Izâm = Büyükler, tekili azimdir.
Râsihîn = Derin âlimler, tekili râsihtir.
Sâbirîn = Sabredenler, tekili sâbirdir.
Şâkirîn = Şükredenler, tekili şâkirdir.