Sual: Din ne demektir? Hristiyanlığa ve Yahudiliğe din denir mi? İslamiyet’ten başka hak din olmadığına göre dinler tabiri yanlış değil mi?
CEVAP
Yanlış değildir. Allahü teâlâ, ilk insan ve ilk Peygamber olan Âdem aleyhisselamdan beri, her bin senede din sahibi yeni bir Peygamber vasıtasıyla, insanlara dinler göndermiştir. Bunlar vasıtasıyla, insanların dünyada rahat, huzur içinde yaşamaları ve ahirette de sonsuz saadete kavuşmaları yolunu bildirmiştir. Şimdi, dünyada semavî kitabı olan üç din vardır: Yahudilik, Hristiyanlık, İslamiyet. Yahudiler Musa aleyhisselamın, Hristiyanlar İsa aleyhisselamın getirdiği dine tâbi olduklarını söylerler. Şimdi, hiçbir yerde, hakiki Tevrat ve İncil yoktur. Bu kitaplar sonradan tahrif edilmiş, yani insanlar tarafından değiştirilmiştir. Değiştirilmemiş bile olsalar, o dinler nesh edilmiş, yalnız hak din olarak İslamiyet bildirilmiştir. Diğer dinlere, bâtıl din denir.
Kur’an-ı kerimde de dinler tabiri geçmektedir. Üç ayet-i kerime meali şöyledir:
(Kendi dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hristiyanlar senden asla hoşnut olmazlar. “Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur” de! Sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur.) [Bekara 120]
(Puta tapanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlerden üstün kılmak üzere, peygamberini doğru yol ve hak dinle gönderen Allah’tır.) [Tevbe 33]
(Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, peygamberini, doğruluk rehberi Kur’an ve hak dinle gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter.) [Fetih 28]
Hristiyanlık ve Yahudilik semavi din iseler de, nesh edilerek yürürlükten kalkmıştır. Allahü teala bütün dinlerden üstün olan İslamiyet’i göndermiştir. Peygamber efendimiz de buyuruyor ki:
(Ana baba bir kardeşler farklı dinlerden olmadıkça kıyamet kopmaz.) [Deylemi]
(Başka dinlere mensup olanlar birbirine mirasçı olamazlar.) [Tirmizi]
Sual: Din kitaplarında dehrilerden ve zamanımızda da deistlerden bahsediliyor, bunların inancı nedir ve bunlar da kafir midir?
CEVAP
Dehriyye; âlemin sonsuz olduğunu ve bir yaratıcısının bulunmadığını savunan materyalist bir akımdır. İslam dünyasında genel olarak ateist ve materyalist düşünce akımlarını temsil ederler. Seyyid Şerîf-i Cürcânî hazretleri, Şerh-i mevâkıf kitabında;
“Dehriyye fırkası, Allahü teâlâya da inanmıyor. Her şey tabiat kanunları ile var oluyor. Bir yaratıcı yoktur. Dehr, yani zaman ilerledikçe, her şey değişmektedir diyorlar” demektedir.
Deizm Latincede "tanrı" anlamına gelen "deus" kelimesinden türetilmiş olup Grekçede yine tanrı anlamındaki theostan gelen teizm terimiyle aynı sözlük anlamına sahiptir. Ancak XVI. yüzyıldan itibaren Hıristiyan dünyasında başlayan felsefî ve teolojik tartışmalarla birlikte teizm terimi Ortodoks inançları savunan kesim için, deizm ise geleneksel inançlardan sapan düşünürler için kullanılmaya başlanmıştır.
Deizm, dinlerin doğru olmadığını, insan ürünü olduğunu savunur. Deizme göre yaratıcı, kâinatı yaratmakla sorumludur, dünyada olup bitene karışmaz. Ayrıca Deizm inancı tanrının kusursuz olduğunu ve yaratılan bütün her şey onun kusursuzluğundan geldiğine inanır. Mucizeler, vahiyler ve peygamberlik kavramı Deizm inancına göre yanlıştır!
Deizm, bütün dinleri ve din adamlarını reddetmektedir. Deizm, Darwin'in evrim teorisine karşı değildir. Bazı deistler ölümden sonraki hayata veya reenkarnasyon inancına inanabilirler. Reenkarnasyon, tenasüh yani ruhun başka bir bedende tekrar dirilmesi bazı deistlerin benimsediği bir inançtır.
Mecusiler, Senevidir. Allahü teâlânın iki olduğuna, putperestler ise, çok olduğuna inanıyor. Deistler bir yaratıcıyı kabul ediyorlar ise de bunların hepsi, müşrik, yani kitapsız kâfirdirler. Çünkü, bir Peygambere inanmıyor. Bir semavi kitap okumuyorlar. Komünistler, masonlar, tanrısız kâfir olup, Dehriyye kısmındandır. Berehmen, Budist, Yahudi ve Hristiyanlar, Ehl-i kitap iken, zamanla, müşrik oluyorlar. Şimdi, yeryüzünde, değiştirilmemiş bulunan hak din, yalnız Muhammed aleyhisselâmın getirdiği İslam dinidir. Bu dinin, kıyamete kadar bozulmayacağını, doğru olarak kalacağını Allahü teâlâ söz vermiştir.
Sual: Asya kıtasında yaygın olan Budist ve Berehmenler de, kitapsız kâfir sınıfına mı girmekte yoksa aslı bozulmuş Hıristiyanlık gibi midir?
CEVAP
Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde şu bilgiler verilmektedir:
“Beş sınıf kâfir vardır: Dehriyye, Seneviyye, Felâsife, Veseniyye ve Ehl-i kitap. Bunların ilk dördü kitapsız kâfirdir. Yani semavi, ilahi kitapları yoktur.”
Bugün Hindistan'da yayılmış olan Berehmen ve bunun, milattan 542 sene evvel ölmüş olan Budda Gautama tarafından değiştirilmesi ile hasıl olan Buda dinlerinde olanlar, Vesenidir, yani putlara, heykellere taparlar. Bu dinlerde, oradaki eski Peygamberlerin kitaplarından, sözlerinden alınmış kıymetli bilgilerin bulunduğu görülmektedir. Berehmen ve Buda dinleri, Hıristiyanlık dini gibi, eski Peygamberlerin bildirdiği, doğru dinlerin bozulmuş, değiştirilmiş bir hâlidir. Mazher-i Cân-ı Cânân hazretleri, ondördüncü mektubunda bu konuda buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, insanları yarattığı zaman, Birmîhâ veya Brahma ismindeki bir melek vasıtası ile, Hindistan'a da, Bîd ve Vidâ isminde bir kitap gönderdi. Dört cüz idi. Âlimleri bu kitaptan altı mezheb çıkardılar. İnsanları dörde ayırdılar. Her sınıfına cûk dediler. Hepsi Allahın bir olduğuna, insanları Onun yarattığına, kıyamet gününe, Cennete, Cehenneme ve tasavvufa inanırlardı. Uzun zaman sonra, başka Peygamberler gönderildi. Bunlar hakkında, kitaplarımızda, hiçbir bilgi yoktur. Sonradan bozuldular. Peygamberlerin ve evliyanın ruhlarını ve melekleri hatırlatmak için heykeller yaptılar. Şefaatlerine, yardımlarına kavuşmak için, bu heykellere secde ettiler ise de, müşrik değildirler. Ehl-i kitap, yani kitaplı kâfirdirler.
Arabistan'daki putperestler ve Hıristiyanlar, böyle değildir. Bunlar, putlarının hâlık yani yaratıcı olduklarına inanıyor. Her şeyi yalnız putlardan istiyorlar. Putlarına ilâh diyerek secde ediyorlar. Bunun için, müşrik oluyorlar.
Berehmenler ise, hürmet, şefaat etmeleri için yalvarıyorlar. Bunun için, Muhammed aleyhisselamdan önceki Berehmenlerin bozulmuş olanları için de, kâfir diyemeyiz. Fakat şimdi, dünyanın her yerindeki, her insanın Muhammed aleyhisselama iman etmesi, yani Müslüman olması lazımdır. Şimdi Müslüman olmayana kâfirdir deriz.”