Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İki mümin, Allah rızası için bir araya gelirse, şeytan uzakta bekler, aralarına giremez; fakat birbirleriyle bozuşup ayrılsınlar diye bekler.
Dinimiz, bir araya gelmeye çok önem veriyor. Mesela Şah-ı Nakşibend hazretleri, Allahü teâlâya mutlak kavuşturucu bir yol istedi, dua etti. Dünyada değilse kabirde, orada değilse mahşerde, mahşerde de değilse, Cennette kavuşturacak bir yol talep etti. Allahü teâlâ onun duasını kabul etti. Talebeleri, (Mutlak kavuşturucu olan bu yolun esası nedir?) diye sordular. Şah-ı Nakşibend hazretleri buyurdu ki:
(Bu yolun esası, sohbettir, Allah rızası için bir araya gelmeniz, dinden bahsetmeniz sohbet olur. Eğer din kardeşliğinizi en ön planda tutup, birbirinizi kırmazsanız, birbirinizi severseniz, bu size yeter. Bundan Allahü teâlâ razı olur ve siz Cennetlik olursunuz.)
Haram lokma ve şeytan
Haram yiyen insandan keramet beklenmez, böyle şey olmaz, mümkün de değildir. Helal lokma, kalbi nurlandırır, insan daha kolay ibadet eder. Haram lokma ise, insanı şeytanın oyuncağı yapar.
Bir gün İbrahim Ethem hazretlerine dediler ki:
— Efendim, bir genç var, gece gündüz ibadet ediyor, vecde gelip kendinden geçiyor. Her hareketi keramet, uçuyor ve uçuruyor.
İbrahim Ethem hazretleri;
— Bunda bir iş var, buyurdu.
— Siz de gelin görün efendim, tuhaf bir genç!
— Hay hay, dedi.
Gidip baktı ki anlattıkları gibi, (Ya Rabbi, inşallah şeytandan değildir) dedi ve gence yaklaşıp;
— Delikanlı ben seni çok sevdim, akşam bana gel de yemek yiyelim, diye teklif etti.
Delikanlı geldi. İbrahim Ethem hazretleri torbasından bir lokma ekmek çıkardı, (Al evladım ye!) dedi. Genç, Bismillah deyip lokmayı yedi. Ancak, bütün halleri gitti, bir şey kalmadı. Şaşkın halde sordu:
— Hocam, sen bana ne yaptın öyle?
— Ben bir şey yapmadım, sadece ekmek verdim
— Bendeki kerametler ne oldu?
— O keramet zannettiğin şeyler şeytandandı, her tarafın şeytanlarla dolmuş, bir helal lokmada esas halin meydana çıktı, buyurdu.