Nikah akdinin sahih bir şekilde yapılabilmesi için birtakım hususların bulunması gerekir. Bunlara, nikahın rükünleri denir.
Nikahın rükünleri şunlardır:
1- Zevc (koca) Bunun Müslüman olması, hac veya umre için ihramda bulunmaması gerekir. Veli, zevç veya ikisinden birinin vekilinin veya zevcenin ihramda olduğu halde kıyılan nikah sahih değildir. Ayrıca erkeğin, evleneceği kadını; ismen veya şahsen tanıması ve onunla evlenmeye mani bir yakınlığının bulunmadığını bilmesi de lazımdır.
2- Zevce (hanım.) Bunun da hac veya umre sebebiyle ihramda bulunmaması gerekir. Ayrıca hanımın, başkasının nikahı altında bulunmaması da lazımdır.
Kocasının ölmesi ve boşanmış olması sebebiyle, “iddet” bekleyen kadının; beklemesi gereken süre dolmadan evlenmesi caiz değildir.
Müslüman kadın, Müslüman olmayan bir erkekle katiyyen evlenemez. Fakat Müslüman erkek, “Ehl-i kitab” olan Hıristiyan ve Yahudi kadınla evlenebilir.
3- Veli. Bunun Müslüman olması, hac veya umre için ihramda bulunmaması gerekir. Ayrıca velinin; akıllı, baliğ, erkek ve “adil” olması yani fasık olmaması da şarttır.Fasık olan veli tevbe ettiği zaman, anında kızını evlendirebilir.Kadından veli olmaz yani kadın; ne kendini ne de başka bir kadını evlendiremez. Velisiz nikah olmaz. Birinci derecedeki veli babadır. O yoksa veya velilik şartlarına sahip değilse, velilik, ondan sonraki yakınlara geçer. Babadan sonraki veliler sırayla şunlardır:
Babanın babası (dede).
Ana-baba bir kardeş.
Baba bir kardeş.
Ana-baba bir kardeşin oğlu.
Baba bir kardeşin oğlu.
Ana-baba bir amca.
Baba bir amca.
Ana-baba bir amcanın oğlu
Baba bir amcanın oğlu.
4- İki şahit. Bunların; Müslüman, akıllı, baliğ, ve erkek olmaları gerekir. Ayrıca; işitme, konuşma ve görme organlarının sağlam olması lazımdır.Şahitlerin, nikah akdini yapan tarafların konuştuklarını anlamaları ve akdin yapıldığı tarihi, saatine ve lahzasına kadar zaptetmeleri gerekir.
Bir de şahitlerin, kızın velisi durumunda olmamaları da lazımdır. Şahitlerin “adil” olmaları da şarttır. Adalet öyle bir melekedir ki; kişiyi büyük günah ve kıymetsiz küçük günah işlemekten alıkoyar.
5- Akid. Akid şöyle yapılabilir; evvela şu dua okunur: “El-Hamdu lillahi nesteinuhu ve nestağfiruhu ve neuzu bihi min şururi enfusina, men yehdillahu fela mudille lehu, ve men yudlil fela hadiye lehu, eşhedu en la ilahe illellahu, ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluhu” [sonra Nisa suresinin 1. ayet-i kerimesini “rekiben”e kadar, sonra Al-i İmran suresinin 102. ayet-i kerimesini “ve entüm muslimune”ye kadar, sonra da Ahzab suresinin 71. ayet-i kerimesini “azimen”e kadar okunur.] (Ebu Davud)
Sonra (damada), şöyle demesi müstehabdır: “Uzevvicuke ala ma emerallahu bihi min imsakin bi ma’rufin ev teşrihin bi ihsanin.”
Sonra nikah şöyle kıyılabilir. Mesela kızın babası, damada, şöyle der: “Ben kızım Zeyneb’i, üç Reşad altını mehr ile sana inkah ettim.” Damad da: “Ben, senin kızın Zeyneb’in, nikahını üç Reşad altını mehr ile kendime kabul ettim” der.
“İnkah” kelimesi yerine “tezvic” kelimesi de kullanılabilir. O zaman da, akid şöyle yapılır, mesela kızın babası, damada, şöyle der: “Ben kızım Zeyneb’i, üç Reşad altını mehr ile sana tezvic ettim. “ Damad da: “Ben, senin kızın Zeyneb’in, tezvicini üç Reşad altını mehr ile kendime kabul ettim” der.
Şayet veli, başka birini vekil etmişse, vekil şöyle der: “Ben vekili bulunduğum Ahmed’in kızı Zeyneb’i, üç Reşad altını mehr ile sana inkah ettim.” Damad da şöyle der: “Ben, senin vekili bulunduğun Ahmed’in kızı Zeyneb’in, nikahını üç Reşad altını mehr ile kendim için kabul ettim.”
Nikahtan sonra şu dua da okunabilir:
“Bismillahirahmanirrahimi el-hamdu lillahi rabbilalemine ve sallallahü ala seyyidina ve mevlana Muhammedin ve ala Alihi ve Sahbihi ve selleme ecmaine Allahumme-c’al hazel-akde meymunen mübareken vec’al beynehuma ülfeten ve mehabbeten ve kararen vela tec’al beynehüma nefreten ve fitneten ve firaren Allahümme ellif beynehüma kema ellefte beyne Ademe ve Hevva’ ve kema ellefte beyne seyyidina Muhammedin sallallahü aleyhi ve selleme ve beyne Hadicet-el-kübra ve beyne Seyyidina Aliyyin ve Fatimet-ez-zehra’ radıyallahü anhüm Allahümme a’ti lehuma veleden salihan ve umren tavilen ve rizkan vasian. “Rabbena heb lena min ezvacina ve zürriyyatina kurrete a’yunin vec-alna lil-müttekine imamen” [Furkan 74] “Rabbena atina fiddünya haseneten ve fil-ahireti haseneten ve kına azabennari” [Bekara 201] “Sübhane Rabbike Rabbil-izzeti amma yesifune ve selamun alel-mürseline vel-hamdu lillahi rabbil-alemine.” [Saffat 180-182]
Nikah kıyıldıktan sonra damada şöyle demek sünnettir: “Barekellahu leke ve bareke aleyke ve cemea beynekuma fi hayrin.” (Tirmizi)
Mehr nedir?
“Mehr”, erkeğin nikah akdi sebebiyle, hanımına vermek zorunda olduğu maldır.Buna “sadak” da denir. Mehrden bahsedilmeden yapılan nikah, mekruh olmakla beraber sahihtir. Fakat yine de mehrin verilmesi gereklidir.
Mehrin 10 “dirhem”den az olmaması ve 500 dirhemden de çok olmaması sünnettir.
Nikahı haram olan kadınlar
Nikahı haram olan yani evlenilmesi dinen yasak olan kadınlar şunlardır: Ana, nine (babanın annesi, annenin annesi), kız, torunlar, kız kardeşler, kız kardeşlerin kızları, halalar, teyzeler, baba ve dedenin halaları ve teyzeleri, hanımın anası ve nineleri, üvey kızlar ve üvey çocukların kızları ve torunları, üvey ana, çocukların ve torunların hanımları. Bir kimsenin hanımı ölse bile; bunların hiçbiriyle evlenemez.
Aynı zamanda kişi, karısı ölmedikçe veya onu boşamadıkça; baldızı, karısının halası, teyzesi ve karısının kız yeğenlerinden ve karısının yeğenlerinin kızlarından hiçbiriyle evlenemez.
Süt akrabalığı
Süt emen kişi, süt emdiği kadının ve kocasının öz çocuğu gibi kabul edilir. Sütü emen kişi, o kadın ile kocasının öz çocuğu olsaydı, onların hangi yakınlarıyla evlenmesi haram ise, şimdi de onlarla evlenmesi haramdır.Süt emen kimsenin çocukları da, o kadın ve kocasının torunları hükmündedirler. Fakat süt emen kimsenin kardeşleri, onun süt annesiyle ve süt annesinin kızlarıyla evlenebilir. Süt akrabalığının gerçekleşmesi için şu üç şart aranır:
1- Süt emen bebeğin, südü emerken iki yaşını henüz doldurmamış olması.
2- Süt emme işinin, en az ayrı ayrı beş kere olması.
3- Emzirmenin her defasında, südün bebeğin karnına ulaşması.
Şayet bu şartlardan biri eksik ise, süt akrabalığı gerçekleşmez.
Talak (boşama)
“Talak”, nikah bağlarını çözmek, demektir. Her erkeğin, üç talak hakkı vardır. Talak yani boşama sözleri; “sarih” yani açık ifade ve “kinaye” yani kapalı ifade olmak üzere iki çeşittir.
1- Sarih boşama sözleri: “Talak”, (boşamak) “serah” (salıvermek) ve “firak” (ayrılmak)tır. Bunların başka diller deki karşılıkları da bunların hükmündedir. Ayrıca bir memlekette, kadın boşamak için kullanılması adet haline gelen sözler de sarih boşama sözleridir. Mesela Türkçedeki, “Sen boşsun”, “seni boşadım” sözleri gibi. Bir erkek bu sözlerden birini, şakadan dahi olsa söylediğinde, şayet bu sözlerin başka manada kullanılmadığı açıkça belli ise, kadın boşanmış sayılır. Kocanın; ben boşamayı kasdetmedim, demesi geçersizdir.
2- Kinaye boşama sözleri ise, boşamak manasına geldiği gibi başka manaya da gelen sözlerdir. Mesela: “Babanın evine git”, “evimi terket” ve “nereye gidersen git” sözleri gibi. Böyle bir sözü söylerken, boşamayı kasteden adamın hanımı boş olur, başka bir manayı kastederse, boş olmaz.
Üç kere talak verilen veya bir defada üç talakla boşanan kadın, kocasına haram olur. Bir adamın, bu şekilde boşadığı hanımıyla, tekrar evlenebilmesi için; kadının iddeti bittikten sonra başka bir adamla evlenmesi ve bu adamın onu boşaması ve iddetinin bitmesi gerekir.
Müslüman erkek, çok ihtiyatlı davranmalı ve bu tip sözleri sarfetmekten şiddetle kaçınmalıdır.
İddet müddeti
Ölüm, boşama veya nikah akdinin bozulması sebebiyle kocasından ayrılan kadının, başka bir erkekle evlenebilmesi için, bir müddet beklemesi gerekir. İşte beklenmesi gereken bu müddete “İddet” denir. Şöyle ki:
1- Kocası ölen kadın: Kocası ölen kadının, iddeti 4 ay 10 gündür.
2- Boşanan kadın: Boşanan kadının iddeti, 3 “kur” dur yani 3 temizliktir. Şöyle ki, boşandığında temiz ise, üçüncü defa hayız olmakla, hayızlı veya nifaslı ise, dördüncü defa hayız olmakla iddeti biter.
3- Ayise veya sagire kadın. Yani hayızdan kesilmiş veya henüz hayız olmamış kadar küçük olan kadının iddeti, 3 aydır.
4- Hamile kadın: Ne sebeple olursa olsun, kocasından ayrılan kadın, eğer hamile ise, sadece doğum yapmakla iddeti biter.
5- “Duhul’dan önce yani cinsi münasebette bulunulmadan önce boşanan kadının, iddet beklemesi gerekmez.