Ölüm halindeki hastaya, Kelime-i tevhid telkin edilir. Hasta; Kelime-i tevhidi getirince, artık konuşturulmaz ve Kelime-i tevhid telkin edilmez. Ancak kelime-i tevhidi getirdikten sonra bir şey konuşursa, yine telkin edilir. Yanında Ya-sin-i şerif suresinin okunması da menduptur.
Hasta, ölünce gözleri yumulur, alt çenesi bir bezle -ağzı kapatılarak- başından bağlanır, mafsalları yumuşatılır, elbisesi soyulur, üstüne hafif bir örtü çekilerek bir tarafı başının altına, diğer tarafı ayaklarının altına geçirilir, şişme-mesi için küçük bir demir parçası, karnı üzerine konur.
Hastanın ölümünden önce veya sonra dövünmek, yaka yırtmak, saç yolmak, yüzü siyaha boyamak gibi hareketler haramdır.
Hasta ölünce, Müslümanların şu beş vazifeyi yapmaları farz-ı kifayedir:
1- Ölüyü yıkamak: Bu yıkamanın en azı, bütün bedenini, temiz bir su ile bir kere yıkamaktır. Cenaze-, dışardan görülmeyecek kapalı bir yere götürülür, yüksek bir yere, ayakları kıbleye doğru gelecek şekilde sırt üstü yatırılır. Mümkünse baş kısmı biraz yüksekte tutulur.
Ölüyü, yüzükoyun yatırmak haramdır. Sünnete uygun olarak üç kere yıkandıktan sonra, başından ayağına kadar her tarafına su dökülür.
Yıkayıcı ve yardımcısının, ölünün avret yerine bakması haramdır. Ölünün yüzünü bir bezle örtmek ve ona abdest aldırmak sünnettir.
Erkek cenazenin, erkek; kadın cenazenin de kadın tarafından yıkanması gerekir. Ancak kadın, ölen kocasını, erkek de ölen hanımını yıkayabilir. Küçük çocuğun, cinsiyetine bakılmaz; erkekler de kadınlar da yıkayabilir.
Hamileliğin asgari müddetinden önce yani 6 ayı tamamlamadan düşen çocuğun namazı kılınmayacağı gibi, yıkanmaz da. Ancak düşükte, hayat belirtisi varsa, normal bebek gibi yıkanıp namazı kılınır. Hayat belirtisi yoksa fakat şekillenmişse, namazı kılınmaz, öbür vazifeler yapılır. Şekillenmemiş ise, hiçbir şey gerekmez. Sadece bir beze sarılıp gömülmesi sünnettir. Hamileliğin asgari müddetinden sonra düşürülmüş olan ise, hayat emaresi bulunmasa ve şekillenmemiş olsa dahi, büyük muamelesi görür. Bütün vazifeler yapılır.
2- Ölüyü kefenlemek. Kefenin en azı, ölünün bütün bedenini örtecek bir örtüdür. En mükemmeli ise, erkek için her biri ölünün başından ayağına kadar bütün bedenini örtecek üç örtüdür.
Kadının en mükemmel kefeni de; bir etek, bir gömlek, bir başörtüsü ve her biri bütün vücudunu örtecek iki örtü olmak üzere beş parçadır. Kefenin beyaz olması sünettir.
3- Cenaze namazını kılmak. Bu namazının 7 farzı vardır, şöyle ki:
a) Niyet etmek. Niyet, “Hazır olan bu ölü üzerine, dört tekbirli farz-ı kifaye olan cenaze namazını kılmaya niyet ettim” diye getirilir.
b) Kıyam yani ayakta durmak.
c) Tekbiret-ül-ihram ile beraber dört tekbir getirmek.
d) Birinci tekbirden sonra Fatiha suresini okumak.
e) İkinci tekbirden sonra, Peygamber efendimize, şöyle salevat-ı şerife getirmek:
“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali muhammedin kema salleyte ala İbrahime ve ala ali İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin kema barekte ala ibrahime ve ala Ali İbrahime fil-alemine inneke Hamidun Mecidün.”
Meali:
(Ya Rabbi! Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline salevat getir, tıpkı Hazret-i İbrahim’e ve O’nun Aline salevat getirdiğin gibi. Yine Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline bereket ver, tıpkı bütün alemler içinde Hazret-i İbrahime ve Onun Aline bereket verdiğin gibi. Hiç şüphesiz sen, Hamid ve Mecid’sin.)
Sadece: “Allahümme salli ala Muhammed” (Ya Rabbi! [Hazret-i] Muhammed’e salat [rahmet] eyle.) de denebilir.
f) Üçüncü tekbirden sonra şu duayı okumak:
“Allahümmag’fir lihayyina ve meyyitina ve şahahidina ve gaibina ve zekerina ve ünsana Allahümme men ahyeytehü minna fe ahyihi alel-islami ve men teveffeytehü minna fe teveffehü alel-imani”
Meali:
(Allahım! Hayatta olanımıza, ölenimize, hazır olanımıza, gaib olanımıza, küçüğümüze, büyüğümüze, erkek olanımıza ve kadın olanımıza mağfiret eyle [günahlarını affeyle!] Allah’ım! Bizden, kendisine hayat verdiğine, İslam
üzere hayat ver; ölüm verdiğine de iman üzere ölüm nasip eyle.)
“Allahümme inne haza abdüke vebnü abdeyke harece min ravhi’d-dünya ve seatiha ve mahbubuhu ve ehibbaühü fiha ila zulmetil-kabri ve ma hüve lakihi kane yeşhedü en lailahe illa ente vahdeke la şerike leke ve enne Muhammeden abdüke ve resulüke ve ente a’lemii bihi minna Allahümme innehü nezele bike ve ente hayrü menzulin bihi ve asbeha fekiren ila rahmetike ve ente ganiyyün an azabihi ve kad ci’nake ragıbine ileyke şüfeae lehü Allahümme in kane muhsinen fezid fi ihsanihi ve in kane müsien fetecavez anhü ve lakkihi birahmetike rıdake ve kihi fitnetel-kabri ve azabehü vefsah lehü fi kabrihi ve cafil-erda an cenbeyhi1 ve lekki-hi bi rahmetikel-emne min azabike hatta teb’asehü aminen ila cennetike bi-rahmetike ya erhamerrahimine.
Meali:
(Allah’ım! Şüphesiz bu, senin kulun ve iki kulunun oğludur. Dünya hayatının rahatlığından ve genişliğinden çıktı. Sevdikleri ve sevenleri [dünyada] kaldı. Kabrin karanlığına geldi. Bu kimse, [dünyada iken;] senden başka, ibadet edilmeye layık bir ilah bulunmadığına ve Muhammed’in senin kulun ve peygamberin olduğuna şehadet ederdi. Şüphesiz sen, onu bizden daha iyi bilirsin. Allah’ım! O, sana geldi. Sen ise, yanına gidilenlerin en hayırlısısın. Şu anda o, senin rahmetine muhtaçtır. Senin ise, onu azab etmeye ihtiyacın yoktur. Senden ümitlenerek onun için şefaat etmeye geldik. Allah’ım! O, iyi ise, iyiliğini artır. Şayet kötü ise, onu affeyle. Ona, rahmetinle rızanı ihsan eyle. Onu, kabrin fitne ve azabından koru. Kabrini geniş eyle, yeri iki yanından uzaklaştır. Onu, emniyet içinde Cennetine göndereceğin zamana kadar, rahmetinle azabından emin eyle, ey merhametlilerin en merhametlisi.)
Ölen kimse, çocuk ise bunun yerine, şu dua okunur:
“Allahümmag-fir li-hayyina ve meyyitina ve şahitina ve gaibina ve zekerina ve ünsana Allahümme men ahyeytehü minna fe ahyihi alel-islam ve men teveffeyteyü minna fe teveffehü alel-imani”
Meali:
(Allahım! Hayatta olanımıza, ölenimize, hazır olanımıza, gaib olanımıza, küçüğümüze, büyüğümüze, erkek olanımıza ve kadın olanımıza mağfiret eyle (günahlarını affeyle!] Allah’ım! Bizden, kendisine hayat verdiğine, İslam üzere hayat ver; ölüm verdiğine de iman üzere ölüm nasip eyle.)
“Allahümmec’alhü feraten li ebeveyhi ve sele-fen ve zühran ve izaten va’tibaren ve şefian ve sakkil bihi mevazinehüma ve efrigis-sabre ala kulubihima vela teftinhüma ba’edehü vela tahrimhüma ecrehü.”
Meali:
(Allah’ım! Onu, ebeveynine önce gidip ahiretlerinde hayırları hazırlayıcı kıl, selef ve hazır edilen şey eyle; meviza, ibret ve şefaatçi kıl. Onunla amel terazilerini ağırlaştır ve kalblerine sabır akıt. İkisini, ondan sonra fitneye düşürme ve ikisini, onun sevabından mahrum eyleme.)
Sadece: “Allahümmagfir lehü” yani (Ya Rabbi, onun günahlarını bağışla) demekle de farz yerine gelir.
g) Dördüncü tekbirden sonra şu duayı okumak: “Allahümme la tahrimna ecrehu vela teftinna ba’dehu vagfir lena ve lehu.”
Manası:
(Ya Rabbi, bizi onun sevabından mahrum eyleme, ondan sonra bizi fitneye düşürme ve bizi de onu da bağışla!)
Ondan sonra selam verilir.
4- Cenazeyi mezarlığa taşımak. Cenazeye refakat edenlerin, onun önünde ve yakınında yürümeleri, hızlı götürmeleri, ölümü hatırlamaları sünnettir.
Cenazeyi karşılayan kimse şöyle der:
“Allahü ekber Allahü ekber Allahü ekber haza ma veadenellahü ve resulühü ve sadekallahü ve resulühü Allahümme zidna imanen ve teslimen.”
Meali:
(Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Bu, Allah’ın ve Peygamberinin, bize vadettiği şeydir. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir. Allah’ım! Bizim, imanımızı ve teslimiyetimizi artır!)
Ayrıca şöyle der: “Sübhanel-hayyillezi la yemutü ebeden” (Her zaman diri olan ve hiçbir zaman ölmeyen [Allahü teala,] her çeşit kusurdan münezzehtir.)
5- Cenazeyi defnetmek. Cenazenin boyundan biraz uzunca (derin) bir çukur kazılır. Toprak gevşek ise, kazılan çukurun ortasında, ölünün rahat sığabileceği bir yer açılır ve cenaze oraya yerleştirilir, sonra üstü uzun ve geniş taşlar veya kalaslarla kapatılır. Daha sonra toprak atılır. Cenazeyi kabre koyarken:
“Bismillahi ve ala milleti Resulillahi” Ya ni (Alla hü tealanın ismiyle ve Resulullah’ın dini üzere,) denir. Ayrıca şöyle söylemek de sünnettir:
“Allahümmeftah ebvabes-semai li ruhihi ve ekrim nüzülehü ve vassi’ medhalehü ve vassi’ lehü fi kabrihi.”
Meali:
(Allah’ım! Onun ruhu için, semanın kapılarını aç, onun nüzulüne ikramda bulun, girdiği yeri genişlet ve kabrini geniş eyle.)
Ölünün, sağ yanağının altına sert bir toprak parçası koymak sünnettir. Cenazenin, kabirde sağ yanı üzerine, kıbleye karşı yatırılması ise, farzdır.
Defin işi bittikten sonra, telkin verilmesi sünnettir. Telkin şöyle verilir:
“Ya abdellahi vebne emetillahi üzkür ma harecte aleyhi min dariddünya ve hüve şehadetü en lailahe illellah ve enne Muhammeden resulüllah ve ennel-cennete hakkun ven-nare hakkun vel-ba’se hakkun ve ennes-saate atiyetün la raybe fiha ve ennellahe yeb’asü men fil-kuburi ve enneke radite billahi rabben ve bil-islami dinen ve bi Muhammedin nebiyyen ve resulen ve bil-Kur’ani imamen ve bil-Kabeti kibleten ve bil-mü’minine ihvanen.”
(Ey Allah’ın kulu ve cariyesinin oğlu! Üzerinde dünya evinden çıktığın şeyi hatırla! O şuydu; Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın resulü olduğuna, şüphesiz Cennet ve Ateşin hak olduğuna, şüphesiz tekrar dirilmenin hak olduğuna şüphesiz Kıyamet gününün geleceğine ve bunda hiç şüphe olmadığına ve şüphesiz Allah’ın kabirdekileri baş edeceğine [dirilteceğine] şehadet etmen ve şüphesiz Allah’a rab, İslam’a din, Muhammed’e nebi ve resul, Kuran’a imam, Kabe’ye kıble ve mü’minlere kardeş olarak razı olmandır.)
Taziye sünnettir
Üç güne kadar, taziye yapmak sünnet-i müekkededir. Taziye definden önce de yapılabilir, sonra da. Ancak definden sonra yapmak evladır. Şayet yakınları çok üzülüyorlarsa, onlara sabırlandırmak (teselli etmek) için, definden önce taziye yapmak evladır. Taziye için şöyle söylenir:
“E’zamellahü ecreke ve ahsene azaeke ve gafere li meyyitike.”
Meali:
(Allah, sevabını çoğaltsın, tesellini güzel yapsın ve ölünü affetsin.)