Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir işin başındaki halis niyetimizi değiştirmezsek, Allahü teâlâ o iş hakkında üzerimizdeki nimeti de değiştirmez; ama niyet değişirse, başa döneriz.
Büyüklerin hizmetlerinde çalışanlar üç gruptur:
1- Bu hizmetlere, din-i İslamın yayılması için, ihlâsla yani Allahü teâlânın rızası için katılmışlardır. Bunlar seve seve çalışırlar, samimidirler. Bunlar için son nefes korkusu yoktur. Ne verirlerse yüzlerini ekşitmezler, Allahü teâlâdan beklerler.
2- İhlâsla çalışmazlar, Allahü teâlânın rızasını düşünmezler; ama seve seve çalışırlar. Mesleklerini sevdiklerinden, aldıkları parayı helal ettirmek isterler. Bunların niyeti karışıktır. Dolayısı ile son nefesleri de şüphelidir.
3- Ne ihlâsla, ne de seve seve çalışırlar. Ne niyetle çalıştıkları belli değildir. Su-i niyetlidirler, zoraki çalışırlar. Bunların sonu felakettir.
Büyüklerin hayatları üç kelime ile özetlenebilir:
1- Kitap okumak. Onlar ömürlerini kitapları yazmaya harcadılar.
2- Kitap dağıtmak. Onlar ellerinde çanta, çantada kitap, köylere kadar gittiler, kitap dağıttılar.
3- Talebelerinin birbirini sevmesi. Birlik, beraberlik, bölünmemek için çalıştılar.
Hak gelince batıl mutlaka zail olur. Onun için hakkı ulaştırmak lazımdır. Nitekim ampulün yanıp ışık vermesi için, hattın döşenmesi ve cereyanın ulaşması lazımdır.
Kalbindeki iman işba’ derecesinde olan kimse, iki elini bağlasanız duramaz. Hizmet etmek ister. Nitekim Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Ebu Bekr’e İslamiyet’i tebliğ edip, o da Müslüman olunca, (Ya Resulallah, benim altı tane arkadaşım var. Müsaade ederseniz, onları da size getireyim, onlar da Müslüman olsunlar) dedi.
Bu yolun büyüklerini tanıyan kimse, başkalarından yeni bir şey öğrenemez. Ancak büyüklerinden öğrendiği şeyleri, başkalarından da işittiği zaman hoşuna gider. Ben bunları işitmiştim; ama şeker ağza her zaman tatlı gelir der.
Büyükler buyurmuşlar ki:
(Muhaliflerimiz olmasa, buğz ve adavet edenlerimiz olmasa, kendimizden ve hizmetlerimizden şüphe ederdik; çünkü hakkın dostu da olur, düşmanı da olur.)
Allahü teâlâ bir kulunu severse, onu üzen pek çok kulunu onun için feda eder. Yani, ona iftira edenler, gıybetini yapanlar, zarar verenler Cehenneme giderler.
Bu zamanda rahat etmek isteyen, kendisine acındırsın, aczini ifade etsin. Kime? Önce Allahü teâlâya, sonra yakınlarına.
İnat kibirdendir. Nasıl ki gülün dikeni var, Müslümanda inat, bu dikenler gibidir.