Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir yerde emr-i maruf ve nehy-i münkerin terk edilmesi, orayı felakete götürür, en kötüler başa gelir. İslam âlimleri, (Barış zamanında, düşmanın silahı gibi silahlanmak, ondan daha iyisini yapmak farzdır. Eğer Müslümanlar buna hazırlanmazsa, büyük günaha girerler) buyuruyorlar. Hattâ Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde, çok teferruat olmasına rağmen, bir misal olarak, (Atların ipine varıncaya kadar gayret gösterin, daha iyisini yapın!) emrini veriyor. Atın ipine varıncaya kadar iyi ve detaylı hazırlanmak, gücümüzün yettiği kadar çalışmak lazımdır. Bu maksatla çalışmayanlar, bu uğurda yorulmayanlar ve üzülmeyenler, âhirette rahat etmez.
Emr-i maruf iki şekilde yapılır:
1- Söz, yazı ve her çeşit yayın vasıtasıyla dinimizi yaymaktır. Bunu yaparken, bilgi azsa ve şahsa, âdetlere, kanunlara dikkat ve riayet edilmezse, fitneye sebep olur. Onun için bunu herkes yapamaz.
2- Hâl ile, İslam’ın güzel ahlâkına uyarak örnek olmaktır. Herkese tatlı dil, güler yüz göstermek, kimseyi incitmemek, kimsenin malına, ırzına göz dikmemek, en tesirli, en faydalı nasihat olur. Bunun içindir ki, (Lisân-ı hâl, lisân-ı kalden entaktır) demişlerdir. Yani kişinin hâli, yaşayışı, diliyle söylediklerinden daha tesirlidir, daha faydalıdır ve anlatılacak şeyi daha güzel belli edip, daha güzel bildirir. Görülüyor ki, İslam’ın güzel ahlâkına uygun yaşamak, emr-i maruf ve nehy-i münker yapmanın en güzel yoludur. Mühim bir farzı yapmak, ibadet etmektir.
Tasavvuf, insanı Rabbine yaptığı ibadetlerde lazım olan ihlâsa ve insanlara karşı lazım olan güzel ahlâka, yani tatlı dilli, güler yüzlü olmaya, kızmamaya, kalp kırmamaya, gıybet etmemeye, almak yerine vermeye kavuşturan yoldur. İnsan bu yolu mürşid-i kâmillerden veya onların eserlerinden öğrenir.
O hâlde, İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi büyüklerin kitaplarını okuyup tatbik ederek önce kendimiz güzel ahlâk sahibi olmalıyız, yani önce kendimizi düzeltmeliyiz. Ancak ondan sonra başkalarına faydalı olmayı düşünmeliyiz. Eğer biz sert, sinirli ve kırıcı davranıyorsak, yani kendimize faydamız yoksa, başka insanlara nasıl faydalı olabiliriz?