Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allahü teâlânın dünyada en çok gadab ettiği amel, kâfirlikten sonra, kalb kırmaktır. Bir kişinin üzüntüsü, bin kişinin helâkine sebep olabilir. Kimseye sert davranmamalı, tepeden bakmamalı. Herkesten dua almaya çalışmalı. Karşımızdaki, Allah’ın sevgili kulu olabilir. Çünkü Allahü teâlâ, veli kullarını gizlemiştir. Onlar da kendilerini bilmezler.
Allahü teâlânın çok sevdiği büyükleri sevmek ve onlara itaat etmek lâzımdır. Dinimizin yayılması için gayret göstermek, yani insanlar yanmasın diye uğraşmak ve Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının okunması için çalışmak, elbette lâzımdır.
Enes bin Malik hazretleri buyuruyor ki:
(Peygamber efendimizle birlikte gidiyordum. Üzerinde Yemen kumaşından bir palto vardı. Arkadan bir köylü gelip, yakasından öyle çekti ki, paltonun yakası mübarek boynunu acıttı, izi kaldı. Resulullah geriye döndü. Köylü zekât malından bir şey istedi. Hiç kızmadı, aksine onun bu hâline tebessüm etti. Ona bir şey verilmesi için emir buyurdu.)
İdarecilerin de maiyetindekilere kızmaması lazımdır. Bu, Peygamber efendimizin sünnetindendir, güzel ahlâkındandır. Ona biraz uymak bile, bütün dünya nimetlerinden daha kıymetlidir.
İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Bütün peygamberler, Muhammed aleyhisselamın kalbindeki sevgiden bir avuç alarak peygamberlik derecelerine kavuştular. Bütün evliya zatlar, Peygamber efendimizin kalbindeki sevgiden bir damla içerek o derecelere kavuştular) buyuruyor. Peygamber efendimiz de, (Kalbimde ne varsa hepsini, kardeşim Ebu Bekr'in kalbine akıttım. Ebu Bekr'in imanı terazinin bir kefesine, Kıyamete kadar gelecek Müslümanların imanı diğer kefesine konulsa, Ebu Bekr'in imanı ağır gelir) buyuruyor.
Ebu Bekr-i Sıddık hazretleri de, kalbinde ne varsa, hepsini Selman-ı fârisî hazretlerinin kalbine akıttı. İşte o aşk, o feyz, asırlar boyunca, bir Silsile-i aliyye büyüğünün kalbinden bir diğerinin kalbine nakledilerek gelmiştir. O hâlde, hakiki mümin, bu büyüklerin şadırvanından su içen ve içirendir. Yani bu büyüklerin kitaplarını, mesela Mektubat-ı Rabbânî'yi, Tam İlmihal'i okuyan ve okutandır. Çünkü (Bizi arayan, kitaplarımızın satırları arasında bulur) buyuruyorlar. Bu kitapları okuyan ve okutan, büyüklerin sevgisine ve feyzine kavuşur.