Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İnsanın çirkin olan tarafı nefsidir. Nefsi ortaya çıkıp, kendini gösterdiği anda düşmanlık başlar. Nefsin tabiatının icabı, din kardeşlerine düşman olmaktır. İnsanı çirkin hâle getiren odur. Güzelleştiren de, onun ortadan çekilip kaybolmasıdır. Küçük çocuklar, iki üç yaşındayken, çok tatlı, sevimli oluyor. Çünkü günahsızdır, nefislerinin sıfatları henüz ortaya çıkmamış. Ama büyüyüp günah işledikçe, pis kokular yayılmaya başlıyor.
Bir evliya zat, hocasının gönderdiği yere sohbet etmeye giderken, hocasına sorar, (Orada ne anlatayım efendim?) diye arz eder. Hocası, (Oradakilere ne lazımsa Allahü teâlâ size söyletir kardeşim) diye cevap verir. Allah korusun, (Ben) demek, kendini bir şey sanmak çok tehlikelidir.
Hocasına (Ne anlatayım?) diye sorma hususu, büyük zatlar içindir. Onların dışında, sohbet için bir araya gelince sadece kitap okumalı. Kendi aklımızdan bir şey söylemeyelim. Eğer kendi aklımızdan bir şey söylersek, kendimizi de yakarız, onları da yakarız. Sadece kitap okunacak! Bir de büyüklerden, hocamızdan şunu duymuştum diye anlatılabilir. Ama onda da herkes rahat konuşacak, isteyen herkes anlatacak! Sadece bir kişinin sohbeti gibi olmamalı. Onun önünü açarsak, sonu felaket olur. En çok korktuğumuz şey bu!
Biri geldi, (Efendim, biz şöyle bir kitap yazdık) dedi, (Ya sen yırt at, ya da ben yırtarım) dedim. Sana ne yahu! Büyüklerin kitaplarında bir eksik mi var da dînî kitap yazıyorsun! Yine bir gün büyüklerimiz, bir ağabeyden bahsettiler, (Büyükler gibi sohbet ediyormuş, çok üzüldüm) buyurdular. Ona sorsak, (Ben kendimden bir şey anlatmıyorum, büyüklerden anlatıyorum) der. Halbuki sohbet ederken kitap okumak yeterlidir, kitaplarımızda eksik bir şey yok. Kendimizden bir şeyler ilave etmemeliyiz. Büyüklerimizden duyduklarımızı naklederken de, sanki oradakilere sohbet ediyormuş, şeyhlik yapıyormuş gibi bir ortam oluşmamasına çok dikkat etmeli. Arkadaşlarıyla konuşuyor gibi anlatmalı, herkes rahat konuşabilmeli, rahat hareket edebilmeli.
Dînî konularda çok sualler geliyor. Allah korusun suallere cevap vermenin vebali çok ağırdır. Yanlış veya fitneye sebep olacak bir laf ederiz, hesabını veremeyiz. Dünya işine benzemez bu iş. Onun için, herkes suallere cevap vermeye kalkmamalı, cevaplar bir kanaldan verilmelidir.