Sual: Yahudi ve Hristiyan hayranlığıyla bilinen bir hoca, (İslâm, tevhid dinidir. Fakat yanlış olarak hazret-i Muhammed’in getirdiği dine İslam deniyor. Yahudilik de, Hristiyanlık da tevhid dini iken peygamberlerine isnat edildiği için Musevîlik ve İsevîlik denmiştir. Hazret-i Muhammed’in getirdiği dine de, Muhammedîlik, ona inananlara da Muhammedî demek ve bu yanlışlıktan kurtulmak gerekir) diyor. Peygamber efendimizin getirdiği dinin adı İslam, İslâmiyet'e inanan da Müslüman değil midir? Burada (Yanlış yapılıyor) denilerek suçlanan Allah mıdır?
CEVAP
Hayır, burada Peygamber efendimiz suçlanıyor. (Ortaya koyduğun esaslar Muhammedîlik iken, ne diye İslam diyorsun?) demek istiyor. Böylece zımnen Kur’an-ı kerimi Peygamber efendimizin getirdiği, Allah'ın kelamı olmadığı anlatılmaya çalışılıyor. Yoksa o hoca da, Peygamber efendimizin getirdiği dinin İslam olduğunu bilir. Şu mealdeki âyet-i kerimeleri hangi hoca bilmez ki?
(Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Âl-i İmran19]
(Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]
(İslam’dan başka din arayanın bulacağı din asla kabul edilmez.) [Âl-i İmran 85]
İslamiyet’i kabul edenlere, Muhammedî değil, Müslüman dendiği Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir. Bir âyet-i kerime meali:
(Müslüman erkek ve Müslüman kadınlar, mümin erkek ve mümin kadınlar, ibadete devam eden erkek ve kadınlar, doğru olan erkek ve kadınlar, sabreden erkek ve kadınlar, mütevazı erkek ve kadınlar, sadaka veren erkek ve kadınlar, oruç tutan erkek ve kadınlar, ırzlarını koruyan erkek ve kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.) [Ahzab 35]
Hiçbir âyette Muhammedîlik tâbiri geçmemektedir.
Muhammedîlik tâbirini Hristiyanlar çıkarmıştır. İslamiyet’in hak din olmadığını, Müslümanlığı kuranın bizim Peygamberimiz olduğunu söylemek için İslâmiyet'e Muhammedîlik, Müslümanlara da Muhammedî derler.
Müslümanların, Hazret-i Muhammed’e taptığını îmâ etmek için, Hristiyan Avrupalılar Müslüman demeyip Muhammedî derler. (Wikipedia)
Müslüman yerine Muhammedî demek
Sual: Muhammedî ve Muhammedîlik ifadeleri Hakikat Kitabevi yayınlarında çok geçiyor. Caiz olmasa geçmezdi. Buna rağmen İslâmiyet'e Muhammedîlik, Müslümana Muhammedî diyenler, nasıl tenkit edilebilir? Bir de Wikipedia’dan kaynak vermek gülünç değil mi?
CEVAP
Muhammedî ve Muhammedîlik kelimelerini kullanmak başka, İslamiyet’e Muhammedîlik, Müslümana Muhammedî demek başkadır. Bu ikisi karıştırıldığından büyük hatalar yapılıyor. Salih Müslüman, fâsık Müslüman denir. Salih Muhammedî veya fâsık Muhammedî denmez.
İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat’ında geçen, (Muhammedî-meşreb), (Hakîkat-i Muhammedî) ve (Vilâyet-i Muhammedî) gibi ifadeler tasavvufî tâbirlerdir. Peygamberimize ait meşrep, hakikat ve vilayet demektir, Müslüman demek değildir.
Mektubat’ta geçen üç ifade daha şöyledir:
Kutb, Muhammed-ül-meşrebdir. Zâtın tecellîsi Muhammedîler içindir. (287. mektub)
Muhammedî olmayan bir Velî, rabbi olan sıfata ve o sıfatın kabiliyetine yetişir. (287. mektub) [Muhammedî olmayan veli, Müslüman olmayan veli demek değildir. Meşrebi Muhammedî olmayan demektir. Muhammedî, Müslüman demek olsaydı, Muhammedî olmayan veli, kâfir olan evliya gibi tuhaf bir mânâya gelirdi.]
Muhyiddîn-i Arabî, (Cem’i Muhammedî Cem’i ilâhîden geniştir) diyor. (95. mektub)
Hakikat Kitabevi’nin kitaplarından birkaç örnek daha verelim:
Şefaat-i Muhammedî, Peygamber efendimizin şefaati demektir.
Ezan-ı Muhammedî, Peygamber efendimizin okuduğu ve okutturduğu ezan demektir.
Risâlet-i Muhammedî, Muhammed aleyhisselamın peygamberliği demektir.
Nûr-i Muhammedî, Peygamber efendimizin nuru demektir. Müslümanın nuru demek değildir.
Envâr-ı Muhammedî, Peygamber efendimizin nurları demektir.
Sırat-ı müstekîm-i Muhammedî, Peygamber efendimizin doğru yolu demektir.
Dîn-i Muhammedî, Peygamber efendimizin getirdiği din demektir.
Hazret-i Ömer, (Hak teâlâ, din-i İslam tacını başımıza koydu. Şer’i şerîf-i Muhammedî elbisesini arkamıza giydirdi) diyor.
Bunların hiçbirinde Muhammedî ifadesi, Müslüman anlamında söylenmiyor.
Faideli Bilgiler kitabındaki ifadede, mezhepsiz Raşit Rıza’nın, (Adam, Muhammedî olmayı bırakıyor da, Hanefî veya Şâfiî oluyor) sözüne cevap veriliyor. Yani mezhepsiz, (Adam Peygamber efendimize değil de, mezhep imamlarına tâbi oluyor) diye mezhepleri kötülüyor. Kitapta, mezhepsizin kullandığı dille cevap veriliyor. (Şâfiî olmak, Hanefî olmak, Muhammedî olmayı [Peygamberimize tâbi olmayı] bırakmak değildir. Çünkü Şâfiî de, Hanefî de Muhammedîdir. Muhammedî olmak için, İmam-ı Şâfiî, Hanefî, Mâlikî veya Hanbelî’den birine tâbi olmak lâzımdır. Muhammedî olmayan kâfirdir) deniyor. Burada (Muhammedî olmayan kâfirdir) demek, (Peygamber efendimize tâbi olmayan kâfirdir) anlamındadır. Öyle olmasa, bütün yayınlarda Müslüman yerine Muhammedî ifadesi geçerdi.
Biz kaynak olarak Kur’an-ı kerimden birçok âyet-i kerime verdik, hak dinin isminin İslam olduğunu Kur’an-ı kerimden kaynak göstererek ispat etmedik mi? Bu sahih kaynakları göz ardı etmek hangi vicdana sığar?
Wikipedia’dan aldığımız (Müslümanların, Hazret-i Muhammed’e taptığını îmâ etmek için, Hristiyan Avrupalılar Müslüman demeyip Muhammedî derler) haberi için, kaynak olarak âyet veya hadis mi yazmamız gerekiyordu? Âyetler yazdık, ama hâlâ Müslüman yerine Muhammedî denmekte ısrar edilmesi, hayra alamet olamaz. Wikipedia’daki ifade, dînî bir fetva, dînî bir yazı değil, bir haberdir. Bir gazeteden veya ansiklopediden haber almak gülünç müdür? Böyle bir kaynak vermesek de, Muhammedî ifadesini Hristiyanların bu anlamda kullandıkları, herkesçe bilinen bir şeydir. Mesela İngiliz Casusu Hristiyan Hempher diyor ki:
(Hristiyanlığı, Muhammedîlerin arasında yaymaya çalışmalıyız. Asırlar sonra da, neticeye varabilirsek, çok iyidir. Zira babalar çocukları için çalışırlar.)
(Ben o kitabı, baştan sonuna kadar itina ile okudum. Bu sayede, Muhammedîlerle alâkalı malumatım arttı.)
(İngiliz sekreter sözlerini şöyle bitirdi: İstanbul’daki büyüklerimiz, çok akıllı ve zeki imişler ki bizim plânımızın aynını uygulamışlar. Ne yapmışlar: Muhammedîlerin arasına sokulup, onların çocukları için okullar açmışlar. Kiliseler inşa etmişlerdir.)
Eshab-ı Kiram kitabındaki bir menkıbede deniyor ki:
Kureyş’in ileri gelenleri, Peygamber efendimizin öldürülme haberini bekliyorlardı. Bazıları, (Ömer, Muhammedîleri toplamış getiriyor) dediler. Burada da Muhammedî ifadesini kullananlar, Mekkeli müşriklerdir. İslamiyet’i hak din olarak kabul etmedikleri için, Müslümanlar demiyorlar, Muhammedîler diyorlar.
Bunların hepsinde kullanış maksadı farklıdır. İslam dini yerine Muhammedîlik veya Müslüman yerine Muhammedî ifadesi kullanılmamıştır. Öyle kullanılması gerekseydi, bu çok önemli konu Kur’an-ı kerimde de açıkça geçerdi. Allahü teâlâ, (Hak din İslamiyet’tir) yerine (Hak din Muhammedîlik’tir) demez miydi?
Görüldüğü gibi, Müslümanlar anlamında Muhammedîler tâbirini özellikle Hristiyanlar kullanmaktadır. (Muhammed’e tâbi olan, ona tapan, onun kendiliğinden kurduğu dine inanan kimseler) mânâsında kullanıyorlar. İmam-ı Rabbânî hazretleri ise, bu tâbiri Muhammedî meşrepliler anlamında, tasavvufi mânâda kullanıyor. Yani Müslümana Muhammedî demiyor. İslâm mânâsında Muhammedîlik tâbiri ise Hakikat Kitabevi’nin hiçbir kitabında geçmemektedir.