Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Her bayram, kıymetine göre uzun veya kısa sürer. Mesela, Ramazan Bayramı üç gün, Kurban Bayramı dört gündür. Öyle bir bayram var ki, tam otuz gün sürüyor. O da Ramazan-ı şerif ayıdır. Çünkü her gün binlerce, yüz binlerce Müslüman affediliyor. Kabirdekiler Cennete gidiyor. Dünyadakilerin günahları siliniyor. Bundan daha büyük bayram olur mu?
Onun için her gün, affedilenlerin sayısını düşünerek, kendisi de dâhil, akşam olmadan, eyvah bugün bayramın bir tanesi bitti, ertesi gün akşam olduğu zaman eyvah bir gün daha gitti demek suretiyle, Ramazan ayında her günün her saatini, her gecesini çok kıymetli bilip, ona göre değerlendirmeli.
Şu kıymete bakın ki, bu ayda yapılan, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevab, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Onun için bu ayda dilimizi tutmalı, yani ağzımızdan, değil gıybet, dedikodu, kötü laf, boşuna dünya lafı bile çıkmamalı. Hayırlı işler yapmalı, hayırlı sözler söylemeli. Kur’an-ı kerim okumalı. Kaza namazı kılmalı. Vakit buldukça ziyaretler yapılmalı, gönüller alınmalı, hediyeler vermeli. Mümkün olanlara Ehl-i sünnet âlimlerimizin kitaplarından mesela İslam Ahlakı kitabı vermeli. Yani hayır hasenatın tam kabul olacağı, reddedilmeyeceği bir ay boyunca, bu fırsatı iyi değerlendirmelidir.
Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde, (Beni unutursanız, rızkınızı daraltırım) buyuruyor. Allah'ı unutur, dünyaya dalarsak, iman, sağlık, mal, insanlık, merhamet rızkı ve daha nice rızıklar daralır. Ramazan-ı şerifte, Cenab-ı Hak çok zikredildiği için, oruç tutulup, Kur'an-ı kerim okunduğu için, merhamet çoğaldığı için, iftarlar, zekâtlar, fıtralar verildiği için, başta iman rızkı olmak üzere, maddî ve manevî rızıklar artıyor. En ipe sapa gelmeyen kimse bile, dinden imandan bahsediyor. Müslümanlar daha çok ibadete sarılıyor, camiler doluyor. Hastaneler ise diğer aylardaki gibi dolmuyor. Çünkü sıhhat rızkı bollaşıyor. Oruç tutan, sıhhatli olur. (Mide boşsa, vücut sıhhatli olur. Kalb boşsa, dinimiz sağlam olur) buyuruluyor. Demek ki, kalbde dünya yoksa, parayla, pulla, mal ve makamla, yani kalb bunların sevgisiyle dolu değilse, onun dini sağlamdır.